S.Ü. HUKUK FAK. BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜK. VİZE İMTİHANI 18.01.2008
TALİMAT: 1) Süre 45 dakikadır. 2) Her soru 4 puandır. 3)Yanlışlar doğruları götürmez. 4) Mevzuat kullanılabilir. 5) Sorular ve cevapları 19.01.2008de
www.sahinakinci.com adresinde yayınlanacaktır.
SORULAR
VE
AÇIKLAMALI CEVAPLAR
S. 1. Aşağıdakilerden hangisi hukuki işlem değildir? (2007 Adli Yargı Hakim ve Savcılık S.S.)
A) Temerrütte bulunan borçluya ek süre tayini b) Takas beyanı C) Sözleşmenin feshi D) Şirket yönetim kurulu kararı E) İlan suretiyle vaat
CEVAP:
Bu sorunun doğru cevabı A seçeneğidir. Çünkü temerrüda düşen borçluya ek süre verilmesi hukuki işlem değil, hukuk işlem benzeri bir fiildir. Takas, sözleşmenin feshi ve ilan suretiyle vaat tek taraflı hukuki işlemdir. Kararlar ise çok taraflı hukuki işlem olarak nitelendirilirler.
S. 2. Hata ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? (2007 Adli Yargı Hakim ve Savcılık S.S.)
A) Kendi kusuruyla hataya düşen taraf sözleşmeyi iptal edemez.b) Karşı tarafın, hataya düşenin gerçekte yapmak istediği sözleşmeyi icraya hazır olduğunu bildirmesi halinde iptal hakkı kullanılamaz. C) Beyan hatası hallerinden farklı olarak, saikte hata sebebiyle sözleşmenin iptali için hatanın esaslı olması gerekir. D) Borçlar Kanununa göre, hata nedeniyle sözleşmeyi iptal hakkının hatanın fark edildiği andan itibaren 1 yıl, her halde sözleşmenin kurulduğu andan itibaren 10 yıl içinde kullanılması gerekir. E) İptal hakkı bakımından kanunda öngörülen sürenin dolduğu, muhatap tarafından defi olarak ileri sürülmedikçe hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulamaz.
CEVAP:
Doğru cevap Bdir. Çünkü BK. M. 25/IIye göre hataya düşenin yapmayı kastettiği akdi diğer taraf icra etmeye hazır olduğunu bildirirse, bu akit hataya düşeni bağlar. Hata edenin böyle bir durumda akdi iptal etmek istemesi dürüstlük kuralına da aykırı düşer.
A seçeneği yanlıştır. Çünkü hataya düşen zaten dikkatsizliği sonucu düşmektedir. Yani hata eden genellikle kendisi kusurlu olacaktır. Böyle bir durumda iptal hakkının tanınmaması hata hükümlerini uygulanmasını neredeyse imkansız hale getirir. Zaten Kanunda da kusuruyla hataya düşenin tazminat isteyemeyeceği yönünde bir kural bulunmamaktadır.
C Seçeneği de yanlıştır. Zira akdin iptal edilebilmesi için hatanın esaslı olması gerekir. Bu kural tüm hata türleri için geçerlidir.
D Seçeneği yanlıştır. Çünkü Kanun 10 yıllık bir üst sınır öngörmemiştir.
E de yanlıştır. Çünkü iptal süresi hak düşürücü bir süredir. Bu nedenle resen gözetilmesi gerekir. Zamanaşımı süresi olsaydı defi olarak ileri sürülmesi gerekirdi.
S. 3. Dürüstlük kuralı aşağıdakilerin hangisinde uygulanmaz? (2006 İdari Yargı Hakimlik S.S.)
A) Borçların ifasında b) Hakların kullanılmasında
C) Sözleşmelerin değişen şartlara göre uyarlanmasında
D) Hukuki işlemlerde taraf irade beyanlarının yorumlanmasında E) Hukuki işlemlerin birinci derecedeki noktalarının tamamlanmasında
CEVAP:
Doğru cevap E seçeneğidir. Çünkü hukuki işlemin 1. derecedeki noktalarında boşlu varsa tarafların iradeleri uyuşmamış dolayısıyla akit kurulmamış demektir. Kurulmamış bir akdin tamamlanmasından söz edilmez.
S. 4. S ile A arasında adi yazılı olarak yapılan taksitle bilgisayar satım sözleşmesinde taksitlerden birinin gecikmesi halinde aylık % 5 gecikme faizi ödenmesi öngörülmüştür. Anın taksitlerini sık sık geciktirmesi üzerine, S telefonla bundan böyle gecikilen her ay için gecikme faizinin aylık % 10 olduğunu bildirmiş, A da bunu kabul etmiştir.
Buna göre, taraflar arasında faizin aylık % 10 oranına çıkarılmasına ilişkin anlaşmayla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? (2006 İdari Yargı Hakimlik S.S.)
A) Bu anlaşma icap ve kabul şeklinde oluşmuştur, geçerlidir. b) Uyuşmazlık halinde, bu anlaşma ispat edildiğinde geçerlidir. C) Bu anlaşma geçerlilik şekline uygun olmadığı için bağlayıcı değildir. D) Bu anlaşma Anın önceki taksitlerini geç ödediğinin ispat edilmesi halinde geçerlidir. E) Bu anlaşma tehdit altında yapılmamış ise geçerlidir.
CEVAP:
Taraflar yazılı olarak yapmış oldukları bir sözleşmede değişiklik yapmak istemektedirler. Menkul satımı kural olarak belli bir şekle bağlanmamıştır. Ancak BK. m. 16ya göre taraflar, Kanunun şekle bağlı kılmadığı bir sözleşmeyi şekle bağlı hale getirebilirler. Buna iradi şekil denir. Eğer bir şekil mecburiyeti öngörülmüşse, bu şekil ister kanuni, ister iradi şekil olsun, o şekle uygun olmayan sözleşmeler geçersiz sayılırlar. BK. m. 12’ye göre, ise yazılı şekle tabi tutulmuş bir sözleşmenin değiştirilmesi de aynı şekle tabidir. Bu nedenle, olaydaki sözleşme geçerlilik şekline uygun olmadığı için bağlayıcı değildir.
S. 5. Bir satım sözleşmesinde tarafların irade beyanlarının satılan mal üzerinde uyuşmamış olması durumunda aşağıdakilerden hangisi söz konusu olur? (2001 İdari Yargı Hakimlik S.S.)
A) Sözleşme yok hükmündedir. b) Sözleşme batıldır.
C) Sözleşme iptal edilebilir. D) Sözleşme eksiktir. E) Sözleşme hakim tarafından tamamlanır.
CEVAP:
Tarafların iradeleri akdin objektif esaslı noktaları üzerinde uyuşmamıştır. Bu durumda akit kurulmamış olur. Yani yok hükmündedir. Doğru cevap A seçeneğidir. Yoklukla malul olan bir sözleşmenin butlanından, iptalinden, eksikliğinden ya da hakim tarafından tamamlanmasından söz edilemez.
S. 6. (S), arkadaşı Tye ait buzdolabını kendi hesabına
(Ü)ye satmıştır. Bu olayla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi doğrudur? (2001 İdari Yargı Hakimlik S.S.)
A) (S) ile (Ü) arasındaki satım sözleşmesi, sözleşmenin konusu baştan itibaren imkânsız olduğundan batıldır.
b) (S) ile (Ü) arasındaki sözleşme geçerlidir, (S) ifada bulunmazsa, (Ü)’nün zararlarını ödemek zorundadır.
C) (S) ile (Ü) arasındaki sözleşme (T)nin icazet vermesiyle geçerli olur. D) Burada dolaylı temsil vardır; (T), buzdolabını (Ü)ye teslim etmedikçe, (S)den satım bedelini talep edemez. E) Sözleşme geçerlidir; ancak (S)nin ifada bulunması mümkün olmazsa borç sona erer.
CEVAP:
Yapılan işlem bir taahhüt işlemidir. Taahhüt işlemi yapabilmek için tasarruf yetkisine ihtiyaç yoktur. Mala o anda sahip olmak da gerekmez. Bir başkasının malı ile ilgili olarak da geçerli bir biçimde taahhüt işlemi yapılabilir. Yapılan işlem geçerlidir. Fakat borçlu borcunu ifa edemezse alacaklıya karşı sorumlu olur. Bu nedenle doğru cevap B seçeneğidir.
Bu olayda bir imkansızlık yoktur. Ayrıca T ile S arasında bir temsil ilişkisi de bulunmamaktadır. T bu işlemi kendisi için yapmıştır. Arkadaşı S için değil. Bu nedenle aralarında bir yetkisiz temsilin varlığından dahi söz edilemez. Dolayısıyla diğer seçenekler doğru değildir.
S. 7. Aşağıdaki kavramlardan hangisiyle bir kimsenin aldığı ödüncü temin etmek amacıyla ve borcunu ödediği takdirde tekrar kendisine iade edilmek üzere taşınmazını alacaklıya temlik etmesi açıklanabilir? (2001 İdari Yargı Hakimlik S.S.)
A) Hile b) Muvazaa C) İnançlı temlik D) İnançlı vekâlet
E) Kanuna karşı hile
CEVAP:
Doğru cevap C seçeneğidir. Olayda bir inançlı temlik vardır.
S. 8. Üçüncü kişinin hilesi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur? (2002 İdari Yargı Hakimlik S.S.)
A) Üçüncü kişinin hilesi her durumda sözleşmeyi kesin olarak hükümsüz kılar. b) Üçüncü kişinin hilesini diğer taraf biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, hileye uğrayan taraf sözleşmeyi iptal edebilir. C) Üçüncü kişinin hilesi, diğer tarafça bilinmese dahi, hileye uğrayan taraf süresi içinde sözleşmeyi iptal edebilir, ancak iyiniyetliyse, onun zararlarını ödemek zorundadır. D) Üçüncü kişinin hilesi taraf hilesi gibidir, hileye uğrayan taraf süresi içinde sözleşmeyi iptal edebilir ve tazminat ödemek zorunda değildir..E) Üçüncü kişinin hilesi ancak bir beyan hatasına yol açmışsa, sözleşme geçersiz olur.
CEVAP:
BK. m. 28/IIye göre üçüncü kişinin hilesi halinde akit geçerlidir. Ancak diğer taraf üçüncü kişinin hilesini biliyor ya da bilmesi gerekiyorsa hileye maruz kalan hile hükümlerine göre akdi iptal edebilir. Bu nedenle doğru cevap B seçeneğidir.
S. 9. Aşağıdakilerden hangisi aktin kurulduğu anda konusunun imkânsız olmasının hukukî sonucudur? (2001 İdari Yargı Hakimlik S.S.)
A) Akit batıl olur.b) Borç sona erer. C) Akit bir yıl içinde iptal edilebilir. D) Borçlu imkânsızlığı bilmese de alacaklının zararlarını tazmin eder ve varsa karşı edimi isteyebilir.
E) Akit yok hükmündedir.
CEVAP:
BK. m. 20ye göre başlangıçtaki imkansızlığın müeyyidese butlandır. Bu nedenle doğru cevap A seçeneğidir.
S. 10. İrade sakatlığı nedeniyle iptal hakkı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? (2006 Adli Yargı Hâkimlik ve Savcılık S.S. Kısmen değiştirilmiştir.)
A) Hilenin esaslı bir nitelik taşımaması durumunda sözleşmeyi iptal hakkı kullanılamaz.b) Hileye uğrayan kimse, sözleşmenin iptali için öngörülen 1 yıllık sürenin dolmasından sonra da, bu sözleşme gereği yerine getirmekle yükümlü olduğu edimlerin ifasından kaçınabilir. C) Kendi kusuru ile hataya düşen taraf sözleşmeyi iptal edemez. D) Zamanaşımını kesen durumlardan birinin mevcudiyeti halinde iptal hakkının kullanılması için öngörülen 1 yıllık süre yeniden işlemeye başlar. E) Karşı taraf beyan sahibinin hataya düştüğünü biliyorsa, akdin iptal edilmesi durumunda beyan sahibinden (hata sebebiyle akdi iptal eden kişiden) tazminat isteyemez.
CEVAP:
Hile halinde BK. m. M. 31de 1 yıllık bir iptal süresi öngörülmüştür. Fakat hile aynı zamanda bir haksız fiil teşkil eder. Bu nedenle BK. m. 60/IIIdeki def;i 1 yıllık süre geçse bile hileye maruz kalan tarafından ileri sürülebilir. Böylece, eğer hileli fiil yüzünden hileye maruz kalan diğer tarafa karşı borçlanmışsa, bu defiyi ileri sürmek suretiyle borcu ifa etmekten imtina edebilir. Açıkladığımız nedenlerden ötürü doğru cevap B seçeneğidir.
A seçeneği doğru değildir. Çünkü BK. m. 28/Ide hileye maruz kalan kişinin hatası esaslı olmasa bile akdi iptal edebileceği düzenlenmiştir.
2. soruda açıkladığımız nedenlerle C seçeneği de yanlıştır.
D seçeneği de yanlıştır. Çünkü iptal hakkı zamanaşımına değil, hak düşürücü süreye bağlıdır. Bu nedenle sürenin durması ya da kesilmesi sözkonusu değildir.
Hakimlik sınavında E seçeneğinde yer alan ifade henüz anlatılmayan bir konu ile ilgili olduğu için çıkarılmış ve yerine yukarıdaki ifade konulmuştur. Bu ifade de yanlıştır. Çünkü karşı taraf beyan sahibinin hataya düştüğünü biliyorsa, hukukumuzda hakim olan yeni güven teorisine göre akit beyan sahibinin gerçek iradesine göre kurulmuş olur. Böylece beyan sahibinin akdi iptal etmesi için bir sebep kalmaz. Diğer taraf beyan sahibinin gerçek iradesi doğrultusunda edimini ifa etmek zorundadır.
S. 11. Aşağıdakilerden hangisi külfet değil, yükümlülüktür?
A) Satın alınan malın muayene edilmesi b) Ayıbın ihbarı
C) Faiz alacağının saklı tutulması D) Hekimin hastayı aydınlatması E) Alacaklının sözleşmeye uygun olan ifayı kabul etmesi
CEVAP:
Hekemin hastayı aydınlatması bir koruyucu yan yükümlülüktür. Yerine getirilmezse, bu yüzden ortaya çıkan zararların tazmini talep edilebilir. Oysa diğer seçeneklerde verilenlerin hepsi külfettir. Karşı tarafın bu külfetleri yerine getirmemesi halinde bir ifa davası açılamayacağı gibi tazminat da talep edilemez. Örneğin alacaklı ifayı kabul etmezse borçlu edimi tevdi edebilir. Fakat alacaklıyı ifayı kabule zorlayamaz. Bu yüzden bir zararı almayacağı için tazminat da isteyemez.
S. 12. Aşağıdakilerden hangisi eşyaya bağlı borçların özelliklerinden bir tanesidir?
A) Bu tür borçlarda da akit serbestisi ilkesi geçerlidir. b) Sadece kanundan doğarlar. C) Konusu sadece müspet bir edim (yapma ya da verme edimi) olabilir. D) Eşyaya bağlı borçlarda eşyanın zilyedi değil maliki borç altına girer ve borç mülkiyet hakkını takip eder. E) Borç yeni maliki bağlar fakat sonraki malikleri bağlamaz.
CEVAP:
Bu tür borçlarda akit serbestisi değil sınırlı sayı ilkesi geçerlidir. Eşyaya bağlı borçlar sözleşmeden de doğabilirler. Örneğin kira sözleşmesinin şerhedilmesi gibi. Bu nedenle A ve B seçenekleri yanlıştır.
Eşyaya bağlı borç, bir eşyaya zilyet ya da malık olmak dolayısıyla bir kimsenin borç altına girmesidir. Bu nedenle D seçeneği de yanlıştır.
Eşyaya bağlı borçlarda borç, o eşyanın tüm yeni maliklerini bağlayacağı için E seçeneği de yanlıştır.
Doğru cevap Cdir. Çünkü eşyaya bağlı borçların konusu olumsuz edimler olamaz.
S. 13. Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Takas, tek taraflı irade beyanıyla kullanılabilen bozucu yenilik doğuran bir haktır. b) Yenilik doğuran haklar genellikle bir yıllık zamanaşımı süresine tabidirler.
C) Yenilik doğuran hakların başkasına devri mümkün değildir. D) Şarta bağlı yenilik doğuran haklar şart gerçekleşmeden ileri sürülemez. E) Hak sahibi yenilik doğuran hakkını kullandıktan sonra 1 ay içinde rücu etmezse bir daha rücu edemez.
CEVAP:
Doğru cevap Adır. Takas ile karşı tarafın bir hakkı sona erdirildiği için bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu hak tek taraflı bir irade beyanıyla kullanılabilir. Diğer tarafın kabul beyanına ihtiyaç yoktur.
B seçeneği yanlıştır. Çünkü yenilik doğuran haklar hak düşürücü süreye bağlıdır.
C de yanlıştır. Çünkü bu haklar, ait oldukları hukuki ilişki ile birlikte bir başkasına devredilebilirler.
Yenilik doğuran haklar şarta bağlanamayacağı için D seçeneği de yanlıştır.
Yenilik doğuran haklar kullanıldıktan sonra rücu edilemez. Bu nedenle E seçeneği de yanlıştır.
S. 14. Def;i ile ilgili söylenenlerden hangisi doğrudur?
A) Varlığı tartışmasız bir biçimde kabul edilen def’ilere kesin defiiler; doğup doğmadığı henüz belli olmayan defilere ise kesin olmayan defiiler denir. b) Defiyi menfaati olan herkes ileri sürebilir. C) Defi, borcun doğmadığı yahut sona erdiği veya geçersiz olduğunun ileri sürülmesidir. D) Defii, hakim tarafından resen dikkate alınamaz. E) Defi hakkı doğduktan sonra 1 yıl içinde ileri sürülmezse bir daha ileri sürülemez.
CEVAP:
Kesin defi, karşı tarafın hakkını kesin olarak ortadan kaldıran defidir. Örneğin zamanaşımı defi gibi. Kesin defilerin karşısında geciktirici defiler yer alırlar. Bunlar hak sahibinin hakkını belli bir süre (geçici olarak) ileri sürmesini engellerler. Örneğin ödemezlik defi ya da kefilin defi gibi. Bu nedenle A seçeneği yanlıştır.
Defi bir hak olduğundan sadece hak sahibi ileri sürebilir. Dolayısıyla B de yanlıştır.
Borcun doğmadığı, sona erdiği ya da geçersiz olduğunun ileri sürülmesi defi değil itiraz olduğu için C de yanlıştır.
Defi hakkı ilk cevap layihasında yahut ilk celsede ileri sürülmelidir. 1 yıllık bir süre yoktur. Onun için E seçeneği de yanlıştır.
Doğru cevap Ddir. Çünkü defi bir haktır. Hak sahibi tarafından ileri sürülmesi gerekir. Hakim tarafından resen dikkate alınamaz.
S. 15. Yeni güven teorisi aşağıdakilerden hangisinin beyana verdiği anlamı esas almıştır?
A) Beyan sahibinin b) Somut olaydaki muhatabın
C) Farazi muhatabın D) Hem farazi, hem somut olaydaki muhatabın E) Objektif üçüncü kişinin
CEVAP:
Doğru cevap D seçeneğidir. Çünkü yeni güven teorisi farazi muhatap ile somut olaydaki muhatabın bildiği ve bilmesi gereken tüm şartları dikkate alarak, muhatabın beyan sahibini yanlış anlamakta haklı olup olmadığını araştırmaktadır.