Gönderen Konu: Erken Çocuklukta Yabancı Dil Öğretimi 3  (Okunma sayısı 2303 defa)

Çevrimdışı Av. Kurty

  • Administrator
  • Aktif Üye
  • *****
  • İleti: 73
  • Karma: +0/-0
    • Profili Görüntüle
    • hukukevi
  • Hukuk ile ilginiz nedir ?: Hukuk Fakültesi Mezunuyum
Erken Çocuklukta Yabancı Dil Öğretimi 3
« : Eylül 12, 2012, 11:55:08 ÖS »
Erken Yaşta Yabancı Dil Eğitimine Başlanması
Altı yaşından sonra bir dili aksansız olarak öğrenmek çok zor olmaktadır (Çetinkaya, 2003). Bu dönemden sonra ikinci dil öğrenen bireyler o dili anadili olarak konuşan bireylerin düzeyinde sesletim açısından aynı beceriyi gösterememektedirler. Söz dizim açısından ise elde edilen veriler dokuz yaşından itibaren bireyin beyin sisteminin ikinci dilin sözdizimine uyabilme yatkınlığının gitgide azaldığını göstermektedir (Kara, 2004).
Eğer bir çocuk ana dilini çok erken yaşlarda mükemmel bir şekilde öğrenebiliyorsa bu dönem içerisinde başka birkaç dili de öğrenebilmektedir (Bikçentayev, 2005). Dil öğrenme teorilerini göz önünde bulunduracak olursak dil ediniminde çocuğun doğal bir süreçte kendiliğinden öğrenmesi söz konusudur. Yine aynı şekilde zihinsel gelişimin en yüksek performansta olduğu dönem erken çocukluk dönemidir. Dikkat edilmesi gereken husus ise bu öğrenme döneminin uygun zamanda gerçekleşmesidir. Dil gelişimini sağlayan zihinsel kayıtlar ve yetiler birden fazla dili kavramak için de yeterlidir.
Bu açıklamaları destekleyen en önemli olgu şudur ki; ikinci dil öğrenme dil gelişimi ile birlikte ele alınan bir konudur. Ayrı ana dilleri olan anne babaların çocukları kolaylıkla iki anadili öğrenirler (Kotil, 2002). İki dilli çocukların dil öğrenme süreci de doğal ortamda iki dilin de aktif olarak kullanılması sonucu gelişir. İkinci bir dil öğrenmenin dil gelişimi ile birlikte ele alınan bir konu olduğunu ve çevresel faktörlerle doğrudan alakalı gerçekleştiğini kanıtlar niteliktedir. İki dilli çocukların kelime ve öyküleme becerilerinin tek dilli çocuklardan daha ileri düzeyde olduğu belirtilmiştir. (akt. Fusaro, 2010).
Çocuğun kişilik temellerinin atıldığı ilk altı yaş, yetenek, ilgi ve çeşitli özelliklerin belirlenmeye başladığı kritik bir dönemdir. Temel bilgi ve beceriler, kendileriyle ilgili bu kritik dönemlerde, doğrudan verilen zengin deneyimlerle birlikte kazandırılmazsa, sonraki yıllarda öğrenilse bile, ulaşılan düzeyde eksiklikler görülecektir. Temel bilgi ve beceriler, araştırmada, okumada önemli olan görme ve işitme algılarındaki seçicilik, konuşma becerisi, güdülenme, genel bilgi, oyun-oyuncak ve kitaplara yönelik deneyimler olarak belirtilmektedir (Oğuzkan & Oral, 1989).
Petitto’nun iki dilli çocuklarla yaptığı araştırmasında, çocukların çok küçük yaşlarda iki dille eş zamanda muhatap olmalarında, beyinlerinde iki ayrı tek dil merkezi varmışçasına büyüyeceklerini, bunun da hiçbir zarar vermeden gerçekleşeceğini, erken yaşta iki dil ile karşılaşmanın getireceği öngörülen ve korkulan dil bozukluklarının hiç birinin ortaya çıkmayacağını saptamıştır (akt. Alptekin, 2003).
Erken yaşta birkaç dilin öğretimi uzmanlar tarafından şu şekilde sıralanmaktadır (Bikçentayev, 2004):
•   Bir insan – bir dil: Çocukla iletişim kuran kişi her zaman aynı dili kullanmalı. Mesela çocukla yabancı dilde konuşan bir kişi her zaman çocukla o dilde iletişim kurmalıdır. Bu kurala kesinlikle uyulmalıdır.
•   Çocukla beraber çalışmak: Dil öğretiminde mutlaka çocukla aktif olarak çalışmak ve de hiçbir zaman zorlamamak gerekir. Örneğin, yabancı şarkı dinlemek istemiyorsa inatçı tavırlar sergilemekten kaçınılmalıdır, ne de olsa dinlemek istediğinde kendisi bunu ifade edecektir.
•   Başkalarını da bu çabaya dahil etmek: Yakın çevrede başka dille konuşan birileri var ise, her zaman çocukla o dille iletişim kurması istenmelidir.
•   Teknolojik imkanlardan yararlanmak: Öğretilen yabancı dildeki videolar, teyp kasetleri, çizgi filmler, şarkılar…v.b. görmeye ve işitmeye dayalı araçları sık sık kullanmak lazımdır.
•   Ezberletmek: Mümkünse her gün öğretilen yabancı dilde bir şarkı, şiir ya da kelime ezberletilmelidir.
Çocukların etrafta işittiği dilleri birbirine karıştırmaması için ‘’bir dil-bir insan’’ prensibine sıkı sıkıya bağlı kalınmalıdır. Çocuk dilleri karıştırdığında onu anlamıyormuş gibi davranarak istediğimiz dilde cümle kurmaya teşvik etmek gerekmektedir (Bikçentayev, 2004).
Bikçentayev, erken çocuklukta ikinci dil edinimini bu şekilde açıklarken, Genesee erken çocuklukta ikinci dili edinebilmek için yapılması gerekenler şöyle sıralanmıştır:
•   Araştırmalarda eş zamanlı olarak iki dil öğrenmenin okul ortamında ortalama 4-6 yılı kapsadığı görülmüştür. Ailelerin, çocukların iki dili birden kullanmalarını engellememesi gerekmektedir.
•   Çocukların ikinci dil yeteneklerini desteklemek için okul dışında azınlıkla kullandığı ikinci dili, sıkça kullanan bireylerle karşı karşıya gelmesini sağlamak; gerekirse diğer ülkelerle öğrenci değişimi yapmak gerekmektedir. Çocuğun kazanmaya çalıştığı ikinci dilin anadil olarak kullanıldığı ülkelere tatile gitmesi, ya da aynı yaştaki çocuklarla –kazanılmaya çalışılan dili anadil olarak konuşan- arkadaşlık kurması sağlanmalıdır.
•   Kanada’da İngilizce konuşulması gibi evde azınlık dilinin kullanıldığı ancak; okulda çoğunluğun konuştuğu dile maruz kalan öğrencilerde, evde azınlık dilini kullanmaya devam ettikleri sürece, bu durum sanıldığı gibi olumsuz bir durum ya da dezavantaj yaratmamaktadır. Çocukların evde kullanılan azınlık dilindeki yüksek seviyede yeterlilikleri, özellikle de okuryazarlık ile ilgili olarak onları tek dilli çocuklardan daha avantajlı konuma getirdiğiyle ilgili kanıtlar vardır.
•   Çoğunluğun dilini evde kullanmayan aileler, evlerinde kullandıkları dilleriyle ilgili olarak engellenmemelidirler. Özellikle de akademik dil yeterliliği ve okuryazarlık açısından teşvik edilmelidir. Azınlık dili, okullarında bu dilde eğitim veren okullarda çalışan eğitimciler ve profesyoneller sayesinde verilmelidir.
•   İki dillilik yeteneklerini geliştirmek için farklı etnik kökene sahip öğrenciler için devlet okullarında iki dilli eğitim verilmelidir. Böyle bir program sadece öğrencinin kişisel ve profesyonel yaşamına katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda çift dilli, çift kültürlü insanlar yetiştirerek ülkenin global platformda ilerlemesine yardımcı olur (Genesee, 2009).
« Son Düzenleme: Eylül 12, 2012, 11:58:52 ÖS Gönderen: Av. Kurty »
...ve adalet; her şey için!