Gönderen Konu: EĞİTİM VE ÖĞRENME  (Okunma sayısı 18471 defa)

Çevrimdışı duygu

  • Moderator
  • Yeni Üye
  • *****
  • İleti: 17
  • Karma: +0/-0
    • Profili Görüntüle
EĞİTİM VE ÖĞRENME
« : Haziran 10, 2009, 08:58:27 ÖS »
EĞİTİM

Eğitim dediğimiz kavram insanların hayatında her saniyesinde bir su gibidir. Fizyolojik ihtiyaçlarımız, isteklerimiz, beklentilerimiz, öğrendiklerimiz, öğrenemediklerimiz eğitim sonucunda ulaştığımız hayatın sunduklarıdır. Doğumdan ölüme kadar raslantı sonucu yada kasıtlı olarak yaşadığımız her şey öğrenmedir. Tekrarlandığı ve istendiği sürece anlamlı hale gelir yaşamımızda.
Araştırmanın amacı; eğitim ve öğrenme, birbirleriyle olan ilişkileri, öğrenmelerimizin hayatımızda kalıcı ve yararlı olabilmesi için yöntemleri açıklayarak hayatımızdaki  yerini, önemini kavramak.
Bundan iki yüzyıl önce Kant şöyle söylüyordu: ‘ İnsan ancak eğitim sayesinde insan olur. İnsanda önceden mevcut olmayan bu niteliği, eğitim gerçekleştirir. Çünkü insanın doğal yeteneklerinin gelişmesi kendiliğinden olup bitmez, doğa insana hazır yetenekler vermemiştir. Doğa insanı, sahip olduğu yeteneklerin, olanakların çekirdekleri ile donatmış, onları geliştirmeyi de insanın kendisine bırakmıştır…’ ( Oktay 2007  )  
Her insana doğuştan verilen yetenekler, zeka, özellikler vardır. İnsan bunlara sahip olmakla birlikte bunları kullanmayı öğrenerek bunları kullanarak insan olur. Anlamlı hale gelir. Eğitim sonucunda bunları kullanabilir. Örneğin; ses yeteneği güçlü doğan bir insan ancak bunun eğitimini alarak ortaya kendini ifade edebilecek eserler çıkartabilir. Yada çok zeki olan bir öğrenci ancak eğitim alarak kendini geliştirerek hayatında önemli bir adım atabilir. Tek başına zeka, tek başına ses insanı insan yapmaz. Kendine verilen değerleri geliştiren kendini gerçekleştiren insan bilinçli, hayatta yaşamaya değer bir şeyleri olan insandır.
Hangi çağ ve ortamda olursa olsun eğitim tanımlarında kullanılan en yaygın ortak ifadelerden biri ‘eğitimin bir davranış değiştirme süreci olduğu’ dur.  Eğitim, insan ile yaşam arasında bir köprü durumundadır. Eğitimle ilgili olarak yapılan ‘istendik davranış değişikliği oluşturma’ tanımı bu noktada yetersiz kalmaktadır. İstendik davranışın kime yada neye göre belirleneceği tanımındaki en önemli eksikliktir. Eğitim istendik davranış değişikliği olarak tanımlandığında, istendik davranışların zamanın şartlarına göre değişebileceği göz önünde tutulmalıdır. ( Oktay 2007)
 Eğitimde anlatılan ‘istendik davranış değişikliği’ kavramı bireyin kendisi istemesi sonucunda kalıcı olabilir. İstendik kelimesi; değişen davranışın etkili olmasıdır, kalıcı olmasıdır ve davranışı gerçekleştirecek ve değiştirecek olan yine bireyin kendisidir. En önemli noktalardan biri  bireyin istemesidir. İstendik davranış değişikliği kavramında kime yada neye göre istendik olduğunun belirtilmemiş olması insanlar tarafından eğitimin tanımının değişik anlaşılmasına farklı yönlere çekilmesine sebep olmakla birlikte tam anlamını bulamamış olabilir.
Ertürk (1972: 12) eğitimi, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme süreci olarak ifade etmektedir. (Arslan 2008)
Kavcar (1994: 1) ise eğitimin, geçmişe, bugüne ve geleceğe dönük olmak üzere üç temel yönü olduğunu vurgulamakta; onun insanlarda hayata ve çağa uygun davranış değişikliği sağlama etkinliği olduğunu; bu etkinliği geçmişteki sosyal ve ulusal değerleri tanıtıp benimsetme, bugünün gerçeklerini gösterme ve geleceğe dönük değerler, hünerler kazandırma yoluyla gerçekleştirildiğini belirtmektedir. (Arslan 2008)
Eğitim hakkında kişiler değişik fakat neticede nispeten aynı anlama gelecek görüşleri ileri sürmüşlerdir. Sokaktaki vatandaş eğitimi ‘adam olmak’, ‘bir kimsenin ailesine, vatanına ve milletine faydalı olması’ , ‘okur-yazar olmak’ vb. şekillerde tanımlamaktadır. İnsanlar eğitimi gözlemledikleri olayları örnek göstererek izah ederler. (Kazancı 1989) İnsanların eğitim için görüşleri ve eğitimden anladıkları; çevrelerinde gördüklerine, yaşadıklarına, aldıkları eğitimlere göre değişmektedir. Eğitim alma şansı olmayan imkanları yeterince bulamayan bir kişi eğitimi çok farklı tanımlarken, zorla eğitim gören bu durum onu mutlu etmeyen bir insan eğitimi çok farklı tanımlayabilir.
Durkheim ise eğitimi, oldukça dar bir anlamda ‘yetişmiş olan kuşakların yetişen kuşakları metotlu olarak eğitmesi’ olarak tanımlamaktadır. Bu durumu şu şekilde yorumlayabiliriz; yetişkinlerin kendisinden sonra gelen kuşakları yetiştirmesi informal  eğitime girebilmektedir. Çünkü eğitim planlı  ve bilinçli bir süreç olmalıdır.
Eğitim, bireyleri bir yandan bugünkü topluma rahat ve mutlu şekilde uyacak davranışlar kazandırmaya, bir yandan da yarınların toplumuna hazır esneklikte düşünme gücü ve becerisine sahip davranışlar kazandırmaya yarayan planlı ve kasıtlı öğretim faaliyetlerinin tümünü içeren bir süreçtir.  Her birey toplumun bir üyesidir. Buna bakarak eğitimli bireyler eğitimli bir toplumu beraberinde getiriri diyebilriz.
Eğitim kelimesi farklı üç anlamda kullanılmaktadır. Eğitim her şeyden önce sosyal bir kurumu, bir ‘eğitim sistemini’ dile getiriyor.  İkincil olarak, bir ‘eylemin sonucu’ anlamında kullanılıyor. Bu anlamda, iyi ya da kötü bir eğitimden geçilmiştir ; ya da teknik bir eğitimden geçmiş bir kimseye karşı klasik eğitim görmüş bir kimse vardır. Burada, belli bir eğitim sisteminin şu ya da bu bölümün ‘ürün’ü olan bir kişi söz konusudur. Genellikle bu ürünlere bakıp, bir ülkede birinci anlamda yürürlükte olan eğitim sistemi hakkında bir değerlendirmeye gidilir. Bu anlamdadır ki, eğitim, gençleri yaşama hazırlar ve uyarlar; ya da gençlere ne yeterli hayal gücü, ne yaratıcılık, ne de girişim ruhu vermiştir sistem. Son olarak, eğitim kelimesi, bir ‘süreci’ dile getirir: Bu süreç, önceden bilerek ya da bilmeyerek, iki ya da daha çok sayıda insanı bir birine bağlar; onları birbirleriyle ilişkiye geçirir ve karşılıklı düşünce alış verişi durumuna getirir. Bu anlamdadır ki, eğitim okulun çerçevesini aşar; her yaşta ve yaşamın her durumunda gözlenen bir süreç olup çıkar. ( Tanilli 1992)
İnsan, doğumundan ölümüne kadar, fiziksel ve toplumsal çevresi ile etkileşim halindedir ve bu etkileşim süreci boyunca her an çevrenin istek ve beklentileri doğrultusunda davranışlar geliştirir. Bireyde meydana gelen davranış değişikliklerinin bir kısmı raslantılarla ve kendiliğinden gerçekleştirilir. Bireyde toplumca istenen davranışları geliştirme sürecine ‘Eğitim’ adı verilmektedir. (Kuzgun 1992)
Yapılan bütün eğitim tanımlarında üzerinde durulan ortak nokta ‘davranış’ olarak belirtilmektedir. Bireyde oluşturulmak istenen davranış değişikliği, yaşayarak kazanılan davranış, eğitim süreci sonucunda kazanılan davranıştan bahsedilmektedir. Hayatımızda bu kadar önemli yeri olan eğitimin oluşturduğu davranışı açıklamak gerekirse; davranış, bireyin çevresiyle etkileşimi sonucunda ortaya çıkan tepkisidir. Bireyin çevresiyle etkileşmesi için koşulların elverişli olması gerekmektedir.
OGRENME
Eğitmenin istediği davranışı eğittiği kişiye yaptırabilme eylemine eğitim denilirken, eğer bu davranış, eğitmenin girişimi olmadan eğitilenin kendi çabası sonunda yapılırsa buna da öğrenme denilmektedir. Çeşitli öğrenme kuramlarına göre öğrenme kavramı: Zihinsel egzersiz, fikir kazanma, davranış değiştirme, güdülerin harekete geçirilmesi, alışkanlık kazanma, davranışların yeniden organizasyonu ve nöro fizyolojik bir süreç olarak kabul edilmektedir. Çağdaş anlamda öğrenme; birey ile çevresi arasındaki etkileşim sonucu meydana gelen kalıcı izlenimli yaşantı ürünlerinin bireyde oluşturduğu davranış değişimi olarak tanımlanmaktadır. (Aklan 1979)
İnsan hayatının temeli öğrenmeye dayalıdır. İnsan doğduğu günden itibaren öğrenmeye başlar, tesadüfen yada kasıtlı olarak bazı davranışlarda bulunur ve bu davranışlar sonucunda hayatını düzenli ve anlamlı bir şekilde yürütebildiği davranışları benimser ve öğrenir. Daha sonrasında benimsediği yani öğrendiği bu davranışları uygulamasıyla hayatını devam ettirir. İnsan temeli düşünceler ve sonrasında davranışlarda gizlidir. Yapılan her davranış bir yaşanmışlık sonucu değildir ama her davranış sonucunda bir yaşanmışlık kazanılır. İnsanlar yaşantıları sonucunda öğrendikleri gibi çevrelerinde gözlemledikleri şeyler sonucunda da öğrenmeyi gerçekleştirebilirler. İnsanlar hayatlarının her dönemlerinde sadece yaşadıklarıyla yetinmezler. İnsanların yaşayamadıkları bazen onlarda merak ilgi uyandıra bilir bu da öğrenme isteğinin doğmasına neden olur.  Aynı zamanda gözlem sonucunda insanlar yapmaması gerekenleri de öğrenebilirler. Öğrenmenin temel prensibi; gözlem sonucu yada yaşayarak, kasıtlı yada raslantı sonucu değil öğrenenin istekli olması sonucunda kalıcılığını sağlar.
Öğrenme bir uyum sürecidir. Gelişerek kendini gerçekleştirmenin, çevreye iyi bir uyum sağlamanın temelindeki iki ana süreç olgunlaşma ve öğrenmedir. Olgunlaşma öğrenmeye hazır oluşun en temel gereğidir. Öğrenmeyi bir örnekle anlatmak gerekirse; bir bebek tam anlamıyla biyolojik bir organizma olarak doğar. Bu organizmanın yaşamını sürdürebilmesi en azından onun açlık ve susuzluğunun giderilmesine bağlıdır. Bu yönden uzun süre anne-babasına bağımlı kalan insan yavrusu, bu temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, basit ama bazı yeni davranışlar kazanmak zorundadır. Acıkan bir bebek, açlığını giderecek sütün kendisine gelmesi için bir takım hareketler yapar. Eğer bu davranışlardan belli birisi ve sadece o yapıldığında anne çocuğa mama veriyorsa, artık çocuk her acıktığında annesinin kendisine mama vermesini sağlayacak hareketi yapar hale gelecektir. Bu gerçekleşen davranış oluşumuna öğrenme denir. Daha bebeklik evresinde başlayan öğrenme süreci, kişinin hayatı boyunca sürüp gider. (Tekin 1988, Akt; Yılmaz 1997)
Öğrenme bir çok insan tarafından aralarında çok büyük farklar olmamakla birlikte tanımlanmıştır. Bu tanımlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Öğrenme; ‘yaşantı ürünü ve nispeten kalıcı izli davranış değişmesidir.’ (Ertürk 1972)
Öğrenme, ‘yaşama ve öğretim yolu ile davranışlarda bir değişiklik husule gelmesidir.’ (Gates 1981)
Öğrenme, ‘bireyin olgunlaşma düzeyine göre, yaşantıları aracılığıyla ya da çevresiyle etkileşimi sonucunda yeni davranışlar kazanması ya da eski davranışlarını değiştirmesi sürecidir. (Binbaşıoğlu 1983)
Öğrenme, bireyin kendi tepkileri, etkinlikleri ve yaşantıları yoluyla çevresine uyum tarzını değiştiren davranışlar geliştirmesi veya davranışlarının farklılaşmasıdır.( Ülkü 1981)
Yukarıdaki tanımlardan yola çıkarak öğrenme için önemli olan iki temel unsuru ‘yaşantı yoluyla ve davranış değişikliği’ olarak gösterebilir. İnsanlar her anlarında yeni durumlarla karşılaşırlar ve karşılaştıkları durumlara belli davranışlar sergilerler, yaşantıları sonucunda yeni davranışları yada değiştirdikleri davranışları öğrenirler.
Öğrenme olmadan alışkanlıkların kazanılması, kültür değerlerinin kazandırılması gerçekleşemez. İnsanoğlu öğrenme yetisi ve isteği ile doğar, aile, okul ve toplumdan aldığı destekle yaşamı için gerekli pek çok bilgi ve beceriyi öğrenme yolu ile kazanır. Gerçek öğrenme için bireyin öğrenme sürecine katılması, öğrenmeyi istemesi, öğrenmek için çaba göstermesi ve öğreneği konu için gerekli alt yapıya yada hazır bulunuşluğa sahip olması gereklidir.( Oktay 2007)
Bireyin öğrenmesinde güdülenmişlik düzeyi de önemli bir etkendir. Öğrencinin öğrenme sonucunda neyi elde edeceğini ve elde edeceklerini nasıl kullanabileceğini bilmesi ve bu elde edeceklerini yaşamda nasıl kullanabileceğini bilmesi ve bunun kendisi için anlamlı olup olmaması, yani öğrenme konusuna yönelik ilgi ve tutumu onun öğrenmesini etkiler.(Arslan 2008)
Eğitim ortamları da öğrenmenin etkili olması için önemli etkenlerdendir. Her davranış onu ortaya çıkarabilecek koşullarda gerçekleşmelidir. Davranışların oluşması yada istenmeyen davranışların değişmesi de gerçekleşebilecek ortamlara ihtiyaç duyarlar. Örneğin; araba kullanmayı öğrenmek için otomobile, yola, otomobil simülatörüne yada otomobil donanımına ihtiyaç vardır. Ancak tek başına ortamda öğrenmenin gerçekleşmesi için yeterli olmaz. Bireyin davranışı kazanacak şekilde düzenlenmesi de gerekmektedir. En önemlisi de  bireyin davranışı öğrenebilmesi için bireyin davranışı öğrenmeye istekli olması gerekmektedir.
Sonuç olarak öğrenme nedir sorusuna şu şekilde cevap verilebilir; büyüme ve vücutta değişik etkilerle oluşan geçici değişmelere atfedilmeyecek, yaşantı ürünü olarak meydana gelen davranışta yada potansiyel davranıştaki nispeten kalıcı izli değişmedir.  (Senemoğlu 2005)
EĞİTİM VE ÖĞRENME ARASINDAKİ İLİŞKİ
   Eğitim genel anlamda bilindiği gibi ‘istendik davranış değiştirme yada oluşturma sürecidir.’ Eğitimin tanımına göre, istendik davranışların bireyin kendi yaşantısı yoluyla meydana getirilmesi gerekmektedir. Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışında meydana gelen süreç ise öğrenmedir. Eğitim geçerli öğrenmelerin oluşmasıyla gerçekleşmektedir. Eğitime kısaca istendik öğrenmeleri oluşturma süreci demek de mümkündür.( Senemoğlu 2005)
   İnsanın birçok davranışları öğrenme ile kazanılmıştır. Öğrenmenin olduğu her durumda insanın davranışını değiştiren, düzenleyen bir eğitim olgusu söz konusudur. (Oktay 2007)
   Yukarıdaki eğitim ve öğretim tanımlarından da faydalanarak kısaca eğitim ve öğrenme kavramlarının ayrılmaz bir bütün olduğunu söyleyebiliriz. Eğitim öğrenmeler sonucunda oluşur. Öğrenmeler ise eğitimle olabilir diyebiliriz. Eğitim sözcüğü tanımlanırken vurgulanan ‘bireyin kendi yaşantısı’, onun öğrenmesinin de belirleyicisidir. Bireyin kazandığı bilgiyi, karşılaştığı sorunların çözümünde kullanabilmesi için, eğitim sürecinde daha etkin olması, öğrendiklerini tekrar etmesi, ona öğrendiklerini yeni durumlarda kullanacağı alıştırmalar yaptırılması gerekmektedir.
Planlı eğitim dediğimiz sistemde eğitim ve öğrenmenin bazı sorular üzerine oturtulduğu bilinmektedir. Niçin eğiteceğiz?, Hangi insan tipini oluşturacağız?, Ne öğreteceğiz?, Nasıl kazandıracağız?, Nerede eğiteceğiz?, Ne kadar öğrenildiğini, amaçlara ne oranda ulaşıldığını nasıl anlayacağız? gibi sorular eğitim ve öğrenmenin amacını, önemini belirtmektedir.
Eğitmenin, eğittiği kişide istediği davranışı oluşturabilmesi için, bu davranışın oluşmasına elverişli çevreyi yaratması, bu çevre ile kişinin yeterli düzeyde etkileşimini sağlaması gerekmektedir. Eğitim sisteminde, eğitilenlerin istenen davranışları kazanmaları için düzenlenen çevreye okul; bu çevre ile eğitilenlerin etkileşmesini sağlamaya eğitim; eğitilenlerin elde ettiği yaşantılara da öğrenme denmektedir. (Başaran 1982)
Bireyin öğretilecekleri öğrenmeye istekli olmasına güdülenme denilmektedir. Davranışı yapmaya güdülenmede olduğu gibi, birey eğer öğrenmeye güdülenmemiş ise kolay kolay verilen bilgiyi beceriyi tutumu öğrenememektedir. Bu yüzden öğrenmeye güdülenme eğitim sürecinin en önemli aşamasıdır.
Eğitim bireylerin kendileri için olduğu kadar içinde yaşadıkları toplumca tespit edilen hedeflerin gerçekleştirilmesinde gerekli olan davranışları istendik biçimde oluşturma, geliştirme ve uygulamalar için yapılan kasıtlı ve planlı öğrenme faaliyetleridir. (Kazancı 1989)
Eğitimcilerin amacı, geçerli öğrenmeleri sağlamak, istenmedik hatalı yan ürünleri  en aza indirmek, hatta yok etmektir. Geçerli öğrenme, sadece geçerli öğretmelerle mümkündür. Öğretme, öğrenmeyi sağlama faaliyeti olduğundan, eğitim geçerli öğrenmeleri sağlayan öğretme yoluyla gerçekleşmektedir.

ETKİLİ ÖĞRENME YÖNTEMLERİ
Öğrenme insanların hayatında mutlu ve başarılı bir hayat sürdürebilmeleri için bir araçtır. İnsan her koşulda öğrenebilir. Bulunduğu ortam, öğrenilecek davranış, öğreten kişi, öğrenmeye güdülenmiş olması, hazır bulunuşluk düzeyi, öğrenenin psikolojisi, en önemlisi de öğrenmeyi istemesinin öğrenmeyi gerçekleştirme üzerinde büyük etkileri vardır. Bunlardan her biri öğrenmeyi gerçekleştirmenin parçalarıdır. Hiçbirisi tek başına öğrenmenin tam olarak gerçekleşmesini sağlamaz.
   Bireyin öğrenmeyi tam olarak gerçekleştirebilmesi için yani etkili ve verimli öğrenebilmesi için yöntemler kullanılmaktadır. Adı yöntem olarak geçmese de etkili öğrenmek için bir çok yol vardır insanın hayatında. Bu yöntemler öğrenmenin çeşidine, öğrenilen ortama göre değişmektedir. Öğrenmede temel kavram ve en etkili yöntem ‘yaşayarak öğrenme’ olarak bilinmektedir. Ayrıca öğrenme üzerinde duyduklarımızın, gördüklerimizin de etkisi vardır. Bunun derecesini belirlemek mümkündür.
•   Ne duyduysam unuttum.
•   Ne duyar ve görürsem,biraz hatırlarım.
•   Ne duyar, görür ve onunla ilgili soru sorar veya birisi ile tartışırsam, anlamaya başlarım.
•   Ne duyar, görür, tartışır ve yaparsam, bilgi ve beceri kazanırım.
•   Başkasına ne öğretirsem, iyice öğrenirim. Yada;
Okuduklarının 10% unu;
İşittiklerinin 26% sını;
Gördüklerinin 30% unu;
Görüp işittiklerinin %50 sini;
Söylediklerinin 70% ini;
Yaptıkları şey konusunda söylediklerinin 90% ını akıllarında tutuyor

Bir şeyi iyi öğrenmek için, onu duymak, görmek, onunla ilgili sorular sormak, başkaları ile görüş alış verişinde bulunmak gerekir. Biliyoruz ki,öğrenciler en iyi, yaparak öğrenirler.
Etkili öğrenmenin gerçekleşebilmesi için bireyin öncelikle düşünmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Öğrenmeye hazır duruma gelmesi gerekmektedir. Öğrenme gerçekleşirken bu duruma istekli olması bu durumdan sıkılmaması gerekmektedir. Öğrenme sırasında bireye ilgisini çekecek alışkın olmadığı sorular sorulmalı , farklı bakış açılarını dikkate almaları sağlanmalı, bireylerin soru sormasını sağlamak öğrenmek için önemlidir. İnsanlar soru sordukça merak ederler ve öğrenmeye istekli olurlar.
Etkili öğrenmede konunun öğreniliş biçimi de önemlidir. Öğrenme için bir kimse, ne kadar hazır olursa olsun, ne kadar çaba harcarsa harcasın, öğrenme yöntemi, verimli ya da etkili öğrenmeye elverişli olmadıktan sonra, başarıya ulaşma imkânı yoktur.
 Başarılı olmak için çok çalışmak tek başına yeterli olmayabilir. Çok çalıştıkları halde, etkili ders çalışma yöntemlerini kullanmamaları nedeniyle istediği sonuca ulaşamayan pek çok öğrenci vardır. Bu nedenle, öğrencilerin çalışırken etkili öğrenme konusunda bazı temel ilke ve yöntemler hakkında bilgi edinmeleri, başarıyı artırmada yardımcı olacaktır. Bu çalışmanın temel amacı, etkili öğrenme yöntemleri konusunda öğrencileri kısaca aşağıda belirtilen konular hakkında bilgilendirmektir.
•   Nasıl öğreniyoruz
•   Hafıza ve tekrarlama
•   Motivasyon
•   Çeşitli öğrenme tutumları
•   Olumlu düşünmenin ders çalışmaya etkisi
•   Nasıl ders çalışılmalı
•   Ders çalışma planı yapma
•   Çalışma mekanın oluşturulması
•   Etkili okuma, dinleme ve not alma

\\\"Bütün\\\" yöntemi, bir konuyu, bütün öğe ve özellikleriyle tam olarak anlamayı ya da kavramayı sağlayan bir yöntemdir. \\\"Parça\\\" yöntemi ise konuyu oluşturan öğe ve özellikleri ayrı ayrı öğrenerek, konunun bütünü hakkında bilgi edinme yöntemidir. Bütün ve parça yöntemi, konunun anlamlı oluşu ile,öğrenilecek materyalin miktarı ile kuşkusuz çok ilgilidir.
Öğrenme için gerekli şartlar sağlandıktan sonra, öğrenme konusunun özelliğine göre okumada \\\"parça\\\", \\\"bütün-parça\\\", \\\"bütün-parça-bütün\\\" yöntemlerinden biri uygulanır. Bütün ya da parça yöntemi uygulanırken, bunun üzerinde başka etkenler de etkili olmaktadır.      Öğrenme süreci, bilginin duyularımız vasıtasıyla algılanıp, kısa vadeli hafızaya atılması ile başlar. Kısa süreli hafızamızdaki bilgiler, düzenli ve aralıklı tekrar yapma ile uzun vadeli hafızamıza aktarılır. Ondan sonra, kullanılması ile birlikte öğrenme gerçekleşmiş olur. Tekrar yapılmayan, öğrenilmiş bilgi; kısa süre sonra, kısa vadeli hafızamızdan da silinir. Sonuç olarak, öğrenmek için harcadığımız çabanın sıfırla çarpılması ortaya çıkar. Burada altını ısrarla çizmemiz gereken yer; tekrar yapmanın bilgi için kaçınılmaz olmasıdır.   Öğrenme Öğretme Sürecinde sürekli ortam değişikli, uyum sağlama problemlerinin olmasına, iletişim kurma çabasına sebep olmaktadır. Bu durumun engellenmesi durumda öğrenme daha geçerli hale gelebilir. Yeni uzmanlı gerektiren araç-gereçlerin öğrenme sürecine dahil edilmesi öğrenme sürecini yavaşlatıp erteleyebilir. Bu durum hakkında önlemler alınması öğrenmeyi daha düzenli hale sokabilir.                Öğrenme süresi boyunca bazı durumlarda sürekli sözlü anlatımın kullanılması bireyi bir süre sonra sıkmakta ve dikkat dağınıklığına sebep olmaktadır. Öğrenmeyi aktif hale getirmek öğrencinin etkin olmasını sağlamak, öğrenme sürecine ilgi çekici durumlar eklemek öğrenmeyi daha etkili yapabilir.                           Öğrenme eğer sınıf ortamında gerçekleşiyorsa;  somut yaşantılarla sağlanabileceği, gerekli ortamların öğrenciye uygun düzenlenmesi, yaratıcılığın öğrenmenin en ileri düzeyde bir hedefi olduğu bilinmelidir.                         Öğrenmenin etkili olmasında tartışma metodu, fikir birliğinin fazla olduğu yada az olduğu durumlar, öğretmenin kişiliği, öğrenciler tarafından seçilen problemlerin çözümü, bireylerin konuşma yeteneği çözümlenmesi gereken konulardır.                Etkili öğrenmede metot faktörü: öğrenmede kullanılacak metodun öğrenmeyle yakından ilişkisi vardır. Öğrenmede tekrar metodu bireyin etkili öğrenmesi için önemli bir faktördür.  Alıştırmanın dağılımı , yapılan tekrarların süresi, dinlenme süresi öğrenmenin derecesini önemli ölçüde etkilemektedir. (Aklan 1979)
SONUÇ
Eğitim ve Öğrenme bireyin hayatının temel parçalarındandır. Hayatını düzenli, bilinçli, mutlu bir şekilde sürdürebilmesi için önemli bir araçtır. İnsanlarla yaşam arasında kurulan bir köprü görevi görmektedir. Eğitim yaşantılarımız sonucunda öğrendiklerimizi kapsar. Düzenli yada düzensiz, kasıtlı yada rastgele eğitim bireyin yaşantıları sonucunda oluşur. Öğrenmenin ve eğitimin istendik yönde olması kalıcılığına bir adımdır. Bütün davranışlarımız öğrenmelerimiz sonucunda gösterdiklerimizdir. Etkili öğrenme sonucunda ise bireyde kalıcı davranışlar, istendik davranışlar ve iyi bir eğitim gerçekleşmektedir. İyi bir eğitim ve öğrenme ile birey toplum içinde iyi bir vatandaş, iyi bir anne, iyi bir evlat, iyi bir patron yada çalışan olabilir. Her birey toplumun bir parçasıdır. Eğitimli bireyler sonucunda düzenli ve eğitimli bir toplum ortaya çıkar.  Yapılması gerek en önemli ilk şey eğitim ve öğrenmenin öneminin bilinmesi ve algılanmasıdır.



KAYNAKLAR
•   Adem, M. (1981). Eğitim Planlaması. Ankara: A.Ü Eğitim Fakültesi Yayınları
•   Aklan, C. (1979). Eğitim Ortamları. Ankara: A.Ü Eğitim Fakültesi Yayınları
•   Kuzgun, Y. (1992). Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık. Ankara: ÖSYM Yayınları
•   Başaran, E. (1982). Temel Eğitim ve Yönetimi. Ankara: A.Ü Eğitim Fakültesi Yayınları
•   Tanilli, S. (1992). Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?. İstanbul: Say Yayınları
•   Yılmaz, H. (1997). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme. Konya: Özeğitim Yayınları
•   Kazancı, O. (1989). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Kazancı Yayınları
•   Senemoğlu, N. (2005). Gelişim Öğrenme ve Öğretim . Ankara: Gazi Yayınları
•   Arslan, M. (2008). Öğretim İlke ve Yöntemleri. Ankara: Anı Yayınları
•   Oktay, A. (2007). Eğitim Bilimine Giriş.Ankara: Pegem Yayınları
•   www.psikoloji.gen.tr/ogrenme/index_dosyalar/egitim_ogretim.htm - 68k -
•   www.genetikbilimi.com/genbilim/etkinogrenme.htm - 36k -