Gönderen Konu: Kuvvetler Ayrılığı Teorisi  (Okunma sayısı 6391 defa)

Çevrimdışı Av. Aysun Delikanlı

  • Administrator
  • Kıdemli Üye
  • *****
  • İleti: 124
  • Karma: +3/-0
    • Profili Görüntüle
    • Hukukevi
  • Hukuk ile ilginiz nedir ?: Hukuk Fakültesi Mezunuyum
Kuvvetler Ayrılığı Teorisi
« : Mayıs 03, 2008, 04:46:25 ÖS »
Kuvvetler Ayrılığı Teorisi

Klasik anayasa hukukunun temellerinden biri hiç şüphesiz \\\"kuvvetler ayrılığı (separation of powers; séparation des pouvoirs)\\\" teorisidir. Kuvvetler ayrılığı teorisi ünlü Fransız filozofu Montesquieu\\\'nün ismiyle özdeşleşmiş olsa da, bu teorinin kökeni İngiltere tarihinde bulunur. İngiltere\\\'de 1066 yılında Normanların istilasından 1689 tarihli \\\"Bill of Rights (Haklar Bildirgesi)\\\"a kadar yürütme ve yasama kuvvetlerinin ayrılığı yavaş yavaş gerçekleşmiştir. Başlangıçta Krala danışmanlık yapan \\\"Magnum Concilium\\\" isimli meclis, adım adım vergiye rıza gösterme ve kanun yapma yetkisini ele geçirerek bir yasama organı hâline dönüştü.


Montesquieu .- Kuvvetler ayrılığı teorisinin gerçek kurucusu olarak asıl adı Charles-Louis de Secondat olan Montesquieu (Monteskiyö okunur) (1689-1755) kabul edilmektedir. Montesquieu bu teoriyi Kanunların Ruhu (De l\\\'esprit des lois) (1748) isimli eserinin XI\\\'inci kitabının VI\\\'ncı bölümünde \\\"İngiliz Anayasası\\\" başlığı altında dile getirmektedir. Montes-quieu\\\'ye göre,

\\\"her devlette üç çeşit kuvvet vardır: Yasama kuvveti, devletler hukukuna bağlı olan şeyleri yürütme kuvveti ve medenî hukuka bağlı olan şeyleri yürütme kuvveti\\\".

Montesquieu\\\'ye göre bu kuvvetlerden birincisi yani \\\"yasama kuvveti (puissance législative)\\\", \\\"geçici veya sürekli kanunlar yapma; eskiden yapılmış olanları düzeltme ya da yürürlükten kaldırma\\\" işidir. İkinci kuvvetle ise, hükümdar veya idareci, \\\"savaş veya barış yapar; elçi gönderir ya da kabul eder; güvenliği kurar, istilaları önler\\\". Montesquieu bu ikinci kuvvete \\\"devletin yürütme kuvveti (puissance exécutrice de l\\\'Etat)\\\" ismini vermektedir. Üçüncü kuvvet ise, \\\"suçluları cezalandırma ve özel kişiler uyuşmazlıkları yargılama kuvveti\\\"dir. Montesquieu bu kuvvete \\\"yargılama kuvveti (puissance de juger)\\\" ismini vermektedir.

Montesquieu devlette üç kuvvet bulunduğunu böylece tespit ettikten ve bunlara yasama, yürütme ve yargı kuvveti isimlerini verdikten sonra, bu üç kuvvetin birbirinden ayrılmasının gerektiğini ileri sürmektedir. Ünlü düşünüre göre, bir kere yasama ve yürütme kuvvetleri birbirinden ayrılmalıdır. Zira, yasama ve yürütme kuvvetleri aynı elde toplanmış ise hürriyet yok olur. Diğer yandan Montesquieu\\\'ye göre, \\\"yargı kuvveti de, yasama ve yürütme kuvvetlerinden ayrılmış değilse gene hürriyet yoktur\\\".

Montesquieu\\\'ye göre yürütme kuvveti bir monarkın elinde bulunmalıdır. Zira hükümet, \\\"bir kişi elinde birçok kişilerde olduğundan daha iyi idare edilir\\\". Yürütme kuvvetinin tek kişiye verilmesi gerektiğini düşünen Mon-tesquieu, yasama kuvvetinin \\\"bir kişi yerine birçok kişi tarafından daha iyi kullanıldığını\\\" düşünmektedir. Yazara göre, yasama kuvveti bir kurula ait olmalıdır. Bu kurul iki bölümden oluşmalıdır. Birinci bölüm asillerden, ikinci bölüm halkın temsilcilerinden oluşmalıdır. Bunlardan her birinin diğerine karşı \\\"önleme yetkisi\\\" olmalıdır. Bu nedenle bu bölümlerden her biri diğerini sınırlandıracaktır. \\\"Her ikisi de yürütme erki tarafından sınırlandırılacak, yürütme erkini de bunlar sınırlandıracaktır\\\". Montesquieu\\\'ye göre yargı kuvveti ise mahkemelere ait olmalıdır. Düşünüre göre, yargı kuvveti, ne belirli bir zümrenin ve ne de belirli bir mesleğin elinde olmalıdır. Mon-tesquieu mahkemelerde halktan seçilecek kimselerin de bulunması gerektiğini savunmaktadır. Montesquieu\\\'ye göre yargı kuvveti mahiyeti gereği sınırlı bir kuvvettir. Çünkü kanunların uygulanmasından ibarettir. Zira ona göre, \\\"milletin yargıçları, cansız birer varlıkmışlar gibi hareket ederek kanunun sözlerini, ne kuvvetini ve ne de sertliğini değiştirmeden, sadece telaffuz eden birer ağızdır\\\".

Özetle Montesquieu\\\'ye göre yasama kuvveti sınırlı bir kuvvettir; çünkü, kendi koyduğu kuralları uygulama yetkisi yoktur. Yürütme kuvveti de sınırlı bir kuvvettir; çünkü, yasamanın koyduğu kuralları yürütmektedir. Yargı da sınırlı bir kuvvettir; çünkü, hakimler kanunların sözlerini telaffuz eden birer ağızdan başka bir şey değildirler. Bu üç kuvvet kendi görevlerinin dışına çıkarlarsa, yani yasama kendi koyduğu kuralları yürütürse, yürütme ise yürüttüğü kuralları kendi koyarsa, yargı ise \\\"kanun koyucunun ağzı\\\" olmakla yetinmeyip kendisi yorum yoluyla yeni kurallar koymaya kalkarsa, o sistemde hürriyet ortadan kalkar.

www.anayasa.gen.tr