Yanıt gönder

Uyarı: bu konuya en az 120 gündür yanıt gönderilmemiş.
Yanıt vermek yerine yeni bir konu açmanız önerilir.

Not: Bu konu bir moderatör tarafından onaylanmadan görüntülenmeyecektir.

Kullanıcı Adı:
E-Posta:
Konu:
İleti Simgesi:

Dosya Ekle:
(Eki Kaldır)
(daha çok eklenti)
Kısıtlama: 4 post başına, Toplam Boyut ( En Fazla ) 192KB, Kişisel Boyut ( En Fazla ) 128KB
Bir moderatör tarafından onaylanana dek ekli dosyalar görüntülenmeyecektir.
Doğrulama:
2+8+6+7:
Cumhuriyetin Kuruluş Yılı?:

kısayollar: göndermek için alt+s veya önizleme yapmak için alt+p\'ye basın


Konu Özeti

Gönderen: Sendikali
« : Nisan 17, 2017, 01:40:51 ÖS »

Durum: Önceki TİS döneminde sendikaya dayanışma aidatı ödeyerek, TİS hükümlerinden faydalanan işçi, yeni TİS ile dayanışma aidatı dilekçesini yenilemiş ve iradesini beyan etmiştir.
Yeni TİS için yapılan görüşmeler uzamış ve imza tarihi, önceki TİS'in bitiminden çok ileri bir tarihe  denk gelmiştir.

Bu süre boyunca TİS'ten faydalanan sendika üyelik aidatı  ve dayanışma aidatı ödeyen işçilerin iş sözleşmesi, süresi biten TİS'in hükümlerine (36ncı maddeye)  göre devam ettirilmiştir.

İmzalanan yeni TİS ile yeni iş sözleşmesinin yürürlük tarihi olarak, bir önceki TİS'in bitişi sonrası tarih olarak belirlenmiştir.

Bu durumda işveren 2 TİS arasında geçen süre için, yeni TİS hükümlerine göre oluşan maaş, sosyal yardım, ikramiye ve benzeri paraya ilişkin, "ifa edilebilir" haklardan kaynaklanan farkları sendika işçilerine ödemiştir.

Ancak sendika yönetimi; dayanışma aidatı ödeyerek önceki TİS hükümlerinden faydalanan ve yeni sözleşme sonrası da dilekçesini yenileyen işçilere bu farkı, "geriye dönük haklar ödenmez" diyerek yolu kapamıştır. Dayanak olarak da  6356 sayılı sendikalar kanunun 39/4 no'lu maddesini göstermişlerdir.
(...Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. İmza tarihinden önceki talepler, imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur.)


Ayrıca 2822 sayılı kanun döneminde hakim olan görüş'te bu durumda etkildir. "
TİS’den dayanışma aidatı yoluyla yararlanma, başvuru (talep) tarihinden itibarendir. İmza tarihinden önceden de talepte bulunulabilir ama böylesi talepler en erken, ancak TİS’in imzası anından itibaren hüküm doğurur ve yararlanmaya imkan verir. (Akyiğit, 2013:505)".

Yasa TİS'ten faydalanmayı, bir TİS'in varlığına bağlamıştır. Bu nedenle işçiler için eğer TİS'de özel hükümler yok ise, TİS imza tarihi itibariyle geçerlidir.
Ancak önceki sözleşme süresi ile çakışmayacak şekilde, yürürlük tarihini geçmişe yönelik ilerletip, yürürlük tarihini daha önceye almaları mümkündür.

Ayrıca TİS ile ek haklar kazananların bu durumları saklı kalmak kaydıyla kanunda işverenin çalışanlar arasında ayrımcılık yapamayacağı net bir şekilde belirtilmiş. (4857 Sy İ.K. Md.5)

Ayrıca sendikaya kurma, üye olma, olmama ve ayrılma kişisel hak hürriyetler kapsamında değerlendirilip, kanunca bu konuda güvence getirilmiştir. (6356 Sy. Md.25) 

Kanunda işçinin dayanışma aidatının nasıl yapılacağı düzenlenmemiştir. Yazılı yada sözlü olabilmektedir. Yazılı olması, hukuki açıdan ispat imkanı olduğu için tercih edilmektedir. Sendikaya aidat ödenmesi işveren vasıtasıyla olmasından dolayı da bu talep, işverene bildirilmektedir.

Dayanışma aidatı ile faydalanma işçinin iradesini ifade edecek şekilde, sözlü veya yazılı olması işverene yapılması gerekmektedir. Kanun talep tarihi konusunda bir sınırlama getirmediği gibi şekli konusunda da sınırlama getirmemiştir. Diğer yandan yazılı olmasının çok daha doğru ve kanıtlanabilir olması açısından tercih edildiği görülmektedir.

Ayrıca yeni kanunun bazı eski uygulamaları da sonlandırdığı görülmektedir.
Mesela 39ncu maddenin 3ncü " Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır." bendi ile TİS kapsamı genişletilmiştir.
" Bundan böyle, daha önceki Yargıtay kararlarının aksine, toplu iş sözleşmesinde “aksine bir hüküm” bulunmasa bile, artık “imza tarihi ile yürürlük tarihi arasındaki dönemde işyerinden ayrılmış bulunan işçiler ve mirasçıları yeni toplu sözleşme hükümlerinden yararlanabileceklerdir”. Fevzi Demir 14.06.2013  "


6356 sayılı STİSK, toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasının üyelerinin işyerinde çalışan üyelerinin, toplu iş sözleşmesinden hangi tarihten itibaren yararlanacakları konusunu, m.39/2-3’de düzenlemiştir. STİSK. m.39’da, toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya ilişkin kurallar 2822 sayılı Kanuna paralel biçimde düzenlenmiştir. Maddede, kural olarak, toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyelerinin yararlanacağı vurgulandıktan sonra(STİSK.m.39/1), sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye bulunanların yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanların üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanacakları (STİSK.m.39/2), 2822 sayılı TİSGLK’ndaki hükümler tekrarlayarak ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere, hüküm, taraf sendikaya üye işçilerin sözleşmeden yararlanmalarının "başlangıç tarihi için temel bir ölçüt getirmekte" ve sözleşmenin imza tarihinde sendikaya üye olanlar ile imzadan sonra üye olanlar arasında bir ayrım yapmaktadır.



Sendika üyeleri için tanımlanan koşullar, dayanışma aidatı ile TİS'den faydalanan işçiler için tanımlanmamıştır.

Onun yerine,  6356 -39/4 md. düzenlemede esas olarak kullanılmaktadır. Ancak bu uygulama, dayanışma aidatı ile TİS'den faydalananlar aleyhine bir durum doğurmaktadır.

Çünkü pazarlık süresi uzamış, hatta mahkeme sürecine gitmiş TİS için karara varılıp, imzalandığı tarihten sonra yaptığı dayanışma aidatı ile faydalanma talebi geçerlilik kazanmaktadır. Daha önce bu talebini yapmış olsa bile, talebi imza tarihi ile geçerlilik kazanmaktadır.
Böylece TİS'in yürürlük tarihi ile imza tarihi arasında kalan zamana ait ücrete ilişkin farklar sendikalı işçilere sağlanırken, aynı süreçte dayanışma aidatı ödeyen işçiler mahrum bırakılmaktadır.

Bu durum, hem işveren açısından, maliyet azalttığı için, hem de sendika açısından işçiyi "sendika üyesi olmaya zorladığı" için gündeme getirmedikleri ve TİS maddeleri ile de olsa çözmedikleri bir durum olabilmektedir.
Pazarlık sürecinin uzun olması, her iki taraf içinde gizli fayda sağlamaktadır.

Oysa, bu aynı zamanda;
1) İşçiye sağlanmış ve 6356'nın 17nci maddesinin 3ncü fıkrasında tanımlanmış özgürlüğüne müdahaledir. İşçi sendika üyesi olmaya zorlanmasıdır.
2) Aynı kanunun 25nci maddesinin 2nci bendine de aykırıdır. Çünkü işçinin iş kanunun 32nci maddesinden tanımlanmış olan "ücret" kavramına giren konularda toplu iş sözleşmesi hükümleri dolaylı yolda belli bir süre için uygulanmamaktadır.

Burada olayı 3 farklı açıdan ele almakta fayda var.
İlki işçinin dayanışma aidatı ile ne süredir faydalandığı olmalıdır. İster üyelikten ayrılarak dayanışma aidatına geçmiş olsun, ister işe yeni girmiş olsun, isterse sendikadan çıkartılmış olsun, her biri için sendika üyelerinin durumu gibi farklı koşullar mevcuttur.

1) Sendika ile işçi arasında, işçinin TİS'ten faydalanması için 6356 sayılı kanunun madde 39'unda 3 temel bağ şekli tanımlanmış. Üyelik, dayanışma aidatı veya sendikanın onayı, izni.(Sendikanın onayı ve izni farklı koşullara tabi olabiliyor..)
TİS'ten, "sendika üyesi olarak" veya "dayanışma aidatı ödeyerek" faydalanma temelde arada kurulan "hak ve yükümlülüklere dayalı" bağ ile sağlanmaktadır.

Sendikalı işçi ile Dayanışma Aidatı ödeyen işçi arasındaki ortak noktalar
a) Her iki grupta da; irade beyanı ve tercih özgürlüğü ile TİS'e ve sendikanın faaliyetlerine katılım vardır.
b) Her ikisi de aylık düzenli olarak ücretin tanımlanmış bir bölümünü sendikaya aidat olarak (genelde eşdeğer miktarda) vermektedir.
c) Her ikisi de Sendikanın vermiş olduğu kararlara ve uygulamalara uyma, dahil olma yükümlülüğü vardır.
 Mesela; Sendikanın grev kararına uyma zorunluluğu ve uymama durumunda karşılaşacakları yaptırımlar (TİS'ten faydalanamama) aynıdır. Ya da TİS içinde genel işçiler için alınan tüm yükümlülükler, dayanışma aidatı ödeyenler içinde geçerlidir.
d) Her iki grup içinde, TİS hükümleri ve uygulamaları TİS yürürlük süresince geçerlidir. Bir diğeri için farklı süre söz konusu değildir.
Bu durum, Sendika ile "Dayanışma Aidatı Ödeyen İşçiler" arasında TİS süresi boyunca bir bağ olduğunun kanıtıdır.

Sendikalı işçi ile Dayanışma Aidatı ödeyen işçi arasındaki farklar ise
a) Dayanışma aidatı ödeyen işçi, Sendikanın yönetim ve karar alma mekanizmalarına katılmak için aday olamaz, katılamaz, oy veremez.
b) Dayanışma aidatı ödemediği sürelere ilişkin olarak  geçmişe ya da geleceğe yönelik olarak TİS hükümlerinden faydalanamaz. (Özel ekonomik, sağlık vb. nedenlerle ve sendika, işveren rızası ile olanlar hariç...)
Hak iddia edemez. Sendika üyesi aidatını geciktirmiş bile olsa hakları saklıdır. (İşsiz kalanların durumu gibi, TİS'in Ard Etkisi sayesinde kısmi olarak...)
c) İşçinin, Sendika üyeliği talebini Sendika ret edebilir. Dayanışma aidatı talebini ret edemez.



2) Kanunun 39ncu maddesinin ilgili bendindeki " İmza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur." ibrasını değerlendirmek gerekiyor.
a) Bu maddeye göre, iş yerine yeni girenler için talepleri, imza tarihinden önce dayanışma aidatı ile faydalanma amacıyla dilekçe vermiş olsalar bile, TİS'in imzalanıp varlık kazanmasıyla ancak geçerli ve başlamış olmaktadır.
b) Daha önce sendika üyesi olmayan işçiler içinde, aynı iş yerinde çalışmış olsalar dahi, TİS ile sağlanan haklardan ancak üyelik (başvuru) tarihleri itibariyle faydalanacaklardır.
c) Aynı işyerinde çalışan ve daha önce dayanışma aidatı ödemeyen işçinin, 2 TİS arasındaki geçen sürede dayanışma aidatı ile faydalanmayı talep etmesi durumunda, talebi yeni TİS'in imzası ile başlar. Bu şekilde talep yapılmış olsa bile, geçmişe yönelik haklardan faydalanamaz. (Eğer daha önce sendikanın üyesi değil ise...)
Çünkü bu  ara sürede, işyerinde geçerli olan ve başvurabileceği bir TİS zaten yoktur. Önceki TİS'in süresi bitmiş ve yenisi de daha hayat bulmamıştır. İşçiler sadece 36ncı maddeye dayalı olarak iş sözleşmesi hükümleri altındadırlar. Bu nedenle işçinin talebi olsa bile, Sendika dayanışma aidatı alamaz. İşçinin talebi yeni sözleşmenin imzası ile geçerlilik kazanır.

d) Aynı işyerinde çalışan ve bir önceki TİS döneminde dayanışma aidatı ile de olsa, Sendika ile arasında zaten bir bağ olan işçinin durumu ise farklıdır.
I) Bir önceki TİS döneminde dayanışma aidatı ödeyerek, bu bağı kurmuş ve TİS'ten faydalanmıştır.
II) Ara dönemde, süresi bitmiş TİS hükümlerine tabii iken, dayanışma aidatı ödemiştir. (Ödememiş ise hak iddia edemez.)
III) Yeni TİS ile iradesini yenilemiş ve dilekçesini tazelemiştir. Bu yeni TİS için daha önce başvuruda bulunmasına ise "Fiili İmkan" zaten yoktur.
  1) Çünkü daha önceki TİS süresince, yeni TİS yoktur, eskisinin süresi bitmeden de yenisi  geçerli değildir.
  2) Ara dönemde de, dayanışma aidatı ödeyerek, geleceğe yönelik iradesini fiili olarak ortaya koymuştur.
  3) Yeni TİS'in yürürlük kazandığı tarih, imza tarihinden önce bile olsa, bu dönemde fiili olarak işyerinde     
       çalışan işçinin, sendika ile de zaten bir bağı mevcuttur.
  4) Bu nedenle geriye dönük haklardan faydalanması doğaldır.


3) Ayrıca son olarak yasada sözleşmenin süresi 35nci madde, 2nci bend de belirtilmiştir. Yürürlük tarihi geçmişe yönelik yürütülen bir TİS'in geçerlilik süresi yasalarda belirtilen süreyi aşamayacaktır.
Aksi halde, imza tarihine göre 2 veya 3 yıl sonra biteceği belirtilen bir sözleşmenin uygulama süresi, bu belirtilen sınırları aşardı.

Tüm hakların ve yükümlülüklerin yeni TİS'in yürürlük tarihi ile başladığını ve bir sonraki TİS sözleşmesinin de bu tarihe göre hesaplanacağını  düşünürsek, yeni TİS'in imza tarihini, aynı TİS'in yürürlük tarihi başlangıcı olarak ele alınması gerekir.

Bu durumda, zaten dayanışma aidatı ödeyerek irade beyanında bulunmuş işçinin yeni dönem başvurusu da, yeni TİS'in yürürlüğe girdiği tarih olmalıdır.

Aksi bir uygulama iyi niyetli olamaz.