İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Av. Kurty

Sayfa: [1]
2
İCRA VE İFLAS KANUNU
Kanun Numarası: 2004
Kabul Tarihi: 09/06/1932
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 19/06/1932
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 2128
BİRİNCİ BAP: TEŞKİLAT VE MUHTELİF HÜKÜMLER
İCRA DAİRELERİ:
Madde 1 - (Değişik madde: 02/07/2012-6352 S.K./1.md.)
Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur.
Her icra dairesinde Adalet Bakanlığı tarafından atanacak bir icra müdürü, yeteri kadar icra müdür yardımcısı, icra katibi ile adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonları tarafından görevlendirilecek mübaşir ve hizmetli bulunur.
İcra müdür ve icra müdür yardımcıları, Adalet Bakanlığı tarafından yaptırılacak yazılı sınav ve Adalet Bakanlığı tarafından yapılacak sözlü sınav sonucuna göre atanırlar. İcra katipleri arasından Adalet Bakanlığı tarafından yaptırılacak yazılı sınav ve Adalet Bakanlığı tarafından yapılacak sözlü sınav sonucuna göre de icra müdür veya icra müdür yardımcılığı kadrolarına atama yapılabilir.
İcra katipliğine ilk defa atanacaklar, kamu görevlerine ilk defa atanacaklar için yapılacak merkezî sınavda başarılı olanlar arasından Adalet Bakanlığının bu konuda yetki vereceği adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonları tarafından yapılacak uygulama ve sözlü sınav sonucuna göre; unvan değişikliği suretiyle atanacaklar ise uygulama ve sözlü sınav sonucuna göre atanırlar. Unvan değişikliği suretiyle icra katipliğine atanacaklar tahsis edilen kadronun yüzde ellisini geçemez.
İcra müdür ve icra müdür yardımcıları ile icra katiplerinin, yazılı sınav, sözlü sınav, görevlendirme, nakil, unvan değişikliği, görevde yükselme ve diğer hususları yönetmelikle düzenlenir.
İcra dairelerinde, gerektiğinde, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından zabıt katibi, mübaşir ve hizmetli görevlendirilir.
İcra müdürü, icra müdür yardımcısı veya icra katibinin herhangi bir nedenden dolayı yokluğu halinde görev ve yetkileri, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilecek yazı işleri müdürü veya zabıt katibi tarafından yerine getirilir.
Adalet Bakanlığı, icra dairelerini bir arada bulundurmaya ve aynı icra mahkemesine bağlamaya yetkilidir.
İFLAS DAİRELERİ:
Madde 2 - Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde lüzumu kadar iflas dairesi bulunur.
Birinci madde iflasları daireleri hakkında da caridir.
İCRA İFLAS DAİRELERİNİN BİRLEŞTİRİLMESİ:
Madde 3 - İcra ve iflas işleri bir dairede birleştirilebilir.
İCRA MAHKEMESİ: *1*
Madde 4 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.) *1*
(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./1. md.) İcra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikayetlerle itirazların incelenmesi icra mahkemesi hakimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hakim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca icra mahkemesinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra mahkemesi daireleri numaralandırılır. İcra mahkemesinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra mahkemesi hakimi, kendisine Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik şikayetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idari işlerine bakar.
İcra yetkisini haiz sulh mahkemelerinin muamelelerine karşı vuku bulacak şikayet ve itirazların tetkik mercii o mahkemenin hakimidir.
SORUMLULUK:
Madde 5 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/1 md.)
İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.
ZİMMET:
Madde 6 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/2 md.)
İcra dairesine tevdi veya bu dairece tahsil olunan veya muhafaza altına alınan paraların, ilgili memur tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden ve tazmin yolunda bir hükme hacet kalmaksızın hazine tarafından derhal icra veznesine yatırılır. Devletin asıl sorumlulara rücu hakkı saklıdır.
ZARAR VE ZİYAN DAVASININ ZAMANAŞIMI:
Madde 7 - Zarar ve ziyan davası, mutazarrır olan tarafın zararı öğrendiği günden bir sene ve her halde zarar ve ziyanı mucip fiilin vukuundan on sene geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Şu kadar ki zarar ve ziyan cezayı mucip bir fiilin neticesi olupta ceza kanunları bu fiili daha uzun bir müddetle zamanaşımına tabi tutmakta ise hukuk davasında da ceza zamanaşımı cari olur.
TUTANAKLAR:
Madde 8 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/4 md.)
İcra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra memuru veya muavini veya katibi tarafından imzalanır.
(Ek fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./2.md.) İcra ve iflas dairelerince verilen kararlar gerekçeli olarak tutanaklara yazılır.
İlgililer bu tutanakları görebilir ve bunların örneğini alabilir. İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir.
PARA VE DEĞERLİ EŞYANIN TEVDİİ :
Madde 9 - (Değişik madde: 06/08/1997 - 4301/19 md.)
İcra ve İflas daireleri aldıkları paraları ve kıymetli evrak ve değerli şeyleri, nihayet ertesi işgünü çalışma saati sonuna kadar Adalet Bakanlığınca uygun görülen bankalardaki hesaplarına yatırmaya, banka bulunmayan yerlerde icra veya mahkeme kasalarında muhafazaya, kasa bulunmayan yerlerde ise mal sandıklarına bırakmaya mecburdurlar.
İŞ GÖRMEKTEN MEMNUİYET :
Madde 10 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/6 md.)
İcra ve iflas işlerine bakan memur ve müstahdemler
1. Kendisinin,
2. Karı veya kocasının, nişanlısının yahut kan ve sıhri usul ve füruunun veya üçüncü derece dahil olmak üzere bu dereceye kadar olan kan ve sıhri civar hısımlarının,
3. Kanuni mümessili veya vekili yahut müstahdemi bulunduğu bir şahsın,
Menfaati olan işleri göremeyip derhal icra mahkemesine haber vermeye mecburdur. İcra mahkemesi müracaatı yerinde görürse o işi diğer bir memura, bulunmıyan yerlerde katiplerinden birine verir. *1*
İCRA MAHKEMESİ HAKİMİNİN REDDİ
Madde 10/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/7 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./1.mad)
İcra mahkemesi hâkimi reddedildiği takdirde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki hükümler uygulanır. Ret talebinde bulunan, dilekçesinde ret sebeplerini delilleri ile birlikte bildirmek zorundadır.
Ret talebinin reddi hakkındaki karara karşı istinaf yoluna başvurulması, hâkimin işe bakıp karar vermesine engel değildir. Ret talebinin reddi hakkındaki kararın kaldırılması hâlinde reddedilen hâkimin verdiği karar yerine getirilmez. Bu durumda dosya, bölge adliye mahkemesince icra mahkemesinin başka bir dairesine, o yerde icra mahkemesinin başka bir dairesi yoksa en yakın icra mahkemesine gönderilir. 40 ıncı madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
MEMNU İŞLER :
Madde 11 - Tetkik vazifesini gören hakimler ve icra ve iflas memur ve müstahdemleri, dairelerince takip edilmekte olan bir alacak veya satılmakta bulunan bir şey hakkında kiminle olursa olsun kendileri veya başkaları hesaplarına bir akit yapamazlar. Yaparlarsa hükümsüzdür.
İCRA DAİRESİNE ÖDEME :
Madde 12 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/8 md.)
İcra dairesi, takibedilmekte olan bir para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecburdur. Bununla borçlu bu miktar borcundan kurtulur.
GÖZETİM VE DENETİM :
Madde 13 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/3 md.)
(Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./2. md.) İcra ve iflas daireleri, 4 üncü maddedeki esaslara göre icra mahkemesi *1* hakiminin daimi gözetimi ve denetimi altındadır. Bu daireler Cumhuriyet savcıları ve adalet müfettişleri vasıtası ile denetime tabi tutulur. Cumhuriyet savcıları bu daireleri yılda en az bir defa denetlerler.
İcra ve iflas memur ve yardımcılarının disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerinden dolayı, haklarında Devlet Memurları Kanununun disiplin cezalarına ilişkin hükümleri uygulanır.
BİRİNCİ TEFTİŞ :
Madde 13/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/9 md.)
13 üncü maddeye göre Cumhuriyet savcılarınca ilk defa yapılacak teftişin, geçen bir yıllık işlemlere şamil olmak üzere her sene Ocak ayı içinde yapılması ve düzenlenecek raporların birer örneğinin icra ve iflas dairesi ile Cumhuriyet savcılığında saklanması gereklidir. *1*
Teftişlerin yapılması, savcılıkların açık olması hallerinde bunun kimler tarafından yerine getirileceği ve teftiş raporlarının nasıl düzenleneceği yönetmelikte belirtilir.
TÜZÜK, YÖNETMELİK VE YARGITAY KARARLARI :
Madde 14 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/10 md.)
Bu kanunun uygulama şekli tüzükle, icra ve iflas daireleri ile tetkik mercilerinde tutulacak defterlerle dosyaların ve diğer basılı kağıtların düzenlenme şekilleri Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle tayin ve tesbit olunur.
(İkinci fıkra mülga: 06/06/1985 - 3222/47 md.)
(Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./3. md.) Yargıtay, icra ve iflas işlerine ait kararların tamamını düzenli olarak yayımlar. Buna ilişkin esaslar Yargıtay tarafından yönetmelikle düzenlenir.
HARÇLAR :
Madde 15 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.) *
İcra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur.
İcra takiplerinde, müzahereti Adliye kararları takibe yetkili icra mahkemesi tarafından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 465 ve müteakip maddelerine tevfikan ittihaz olunur.
ŞİKAYET VE ŞARTLAR :
Madde 16 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)
Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.
Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir. *1*
ŞİKAYET ÜZERİNE YAPILACAK MUAMELELER :
Madde 17 - Şikayet icra mahkemesince *1* , kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir.
Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.
YARGILAMA USULLERİ :
Madde 18 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/11 md.)
(Değişik fıkra:02/07/2012-6352 S.K./6.md.) İcra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır.
Şu kadar ki, talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi tetkik merci ine ifade zaptettirmek suretiyle de olur.
(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./4. md.) Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi, işin kendisine geldiği tarihten itibaren en geç on gün içinde kararını verir. Duruşmalar, ancak zorunluluk halinde ve otuz günü geçmemek üzere ertelenebilir. *1*
MÜDDETLER
BAŞLAMASI VE BİTMESİ :
Madde 19 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/12 md.)
Gün olarak tayin olunan müddetlerde ilk gün hesaba katılmaz. Ay veya sene olarak tayin olunan müddetler ayın veya senenin kaçıncı günü işlemeye başlamış ise biteceği ay veya senenin aynı gününde ve
müddetin biteceği ayın sonunda böyle bir gün yoksa ayın son gününde biter.
Bir müddetin sonuncu günü resmi bir tatil gününe rastlarsa, müddet tatili takibeden günde biter.
Müddet, son günün tatil saatinde bitmiş sayılır.
MÜDDETLERİN DEĞİŞTİRİLMEMESİ:
Madde 20 - Bu kanunun tayin eylediği müddetleri değiştiren bütün mukaveleler hükümsüzdür. Ancak her hangi bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu bu hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme üçüncü şahıslara tesir etmez.
İCRA TEBLİĞLERİ:
Madde 21 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/13 md.)
İcra dairelerince yapılacak tebliğler yazı ile ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre olur. Bu tebliğler makbuz karşılığında doğrudan doğruya tevdi suretiyle de yapılabilir.
İlamda ve 38 inci maddeye göre ilam hükmünde sayılan belgelerle ipotek senedinde yazılı olan adresi değiştiren alacaklı veya borçlu; keyfiyeti birbirlerine noter vasıtasiyle bildirmiş olmadıkça, tebligat aynı adrese yapılır ve bu adreste bulunmadığı takdirde Tebligat Kanununun 35 inci maddesi uygulanır.
Adres değişikliği, yukarıdaki fıkra gereğince alacaklı veya borçlu tarafından diğer tarafa tebliğ olunduğu halde eski adrese tebligat yaptırarak Tebligat Kanununun 35 inci maddesinden faydalanmış olan taraf bu suretle diğer tarafa verdiği bütün zararları yüzde 15 fazlasiyle ödemeye mecbur olduğu gibi hakkında 343 üncü maddedeki ceza da uygulanır.
İCRANIN DURDURULMASI:
Madde 22 - Şikayet, icra mahkemesince *1* karar verilmedikçe icrayı durdurmaz.
KANUNDAKİ ISTILAHLAR:
Madde 23 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/42 md.)
Bu kanunun tatbikında:(ipotek) tabiri ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, eski hukuk hükümlerine göre tesis edilmiş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz mükellefiyetlerini, bazı taşınmazlar, üzerindeki hususi imtiyazları ve taşınmaz eklentisi üzerine rehin muamelelerini,
(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./5. md.) (Taşınır rehni) tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk Medeni Kanununun 940 ıncı maddesinde öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri,
Sadece (Rehin) tabiri, (İpotek) ve (Taşınır rehni) tabirlerine giren bütün taşınır ve taşınmaz rehinlerini ihtiva eder.
(Taşınmaz) tabiri, gemi siciline kayıtlı olan gemilere de şamildir. Diğer gemiler bu kanun hükmünce taşınır sayılır.

3
Genel Hukuk Konular / 2012 Yılı Yargı Harçları Oranları
« : Eylül 26, 2012, 12:32:40 ÖÖ »
2012 Yargı Harçları Oranları
 
Sayı : 28159
 
TEBLİĞ
 
Maliye Bakanlığından:
 
HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ
 
(SERİ NO: 65)
 
492 sayılı Harçlar Kanununun(1) 5281sayılı Kanun(2) ile değiştirilen mükerrer 138’inci maddesinde,

“...

Her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan maktu harçlar (maktu ve nispi harçların asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) o yıl için tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılır.

Bu suretle hesaplanan harç tutarlarının 10 Yeni Kuruşa kadarki kesirleri nazara alınmaz.
 
... Bakanlar Kurulu, bu Kanuna bağlı tarifelerde yer alan maktu harçları veya bu harçların yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle belirlenmiş olan tutarları (maktu ve nispî harçların asgarî ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) ile nispî harçları, tarifeler yahut tarifelerin ilgili fıkra ve bentleri itibariyle birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere; maktu harçlarda yirmi katına, nispî harçlarda ise bir katına kadar artırmaya, uygulanmakta olan maktu harçları yarısına, nispi harçları ise Kanunla belirlenen oranların onda birine kadar indirmeye bu had ve miktarlar arasında yeni had, miktar ve nispetler tespit etmeye yetkilidir.”
 
hükmüne yer verilmiştir.

Bakanlığımızca 2011 yılı için yeniden değerleme oranı % 10,26 (on virgül yirmi altı) olarak tespit edilmiş ve (410) Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(3) ile ilan edilmiş bulunmaktadır.

22/12/2011 tarihli ve 2011/2628 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1/1/2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarifelerde yer alan ve 2011 yılında uygulanan maktu harç tutarları yeniden değerleme oranı dahil olmak üzere (maktu ve nispi harçların asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil), %15 oranında artırılmıştır. Artırılan bu tutarlar 1/1/2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Tebliğ ekindeki tarifelerde gösterilmiştir
 > 2012 YILI TÜM HARÇ MİKTARLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ <-
 
(1) SAYILI TARİFE
 Yargı Harçları :
A) 2012 Yılı Mahkeme harçları:

I-2012 Yılı Mahkemeye Başvurma harcı:

1.Sulh mahkemelerinde, icra tetkik mercilerinde 9,85
 2.Asliye mahkemelerinde, idare mahkemelerinde 21,15
 3. Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde 32,40
 4.Anayasa Mahkemesinde 172,50
 II-2012 Yılı Mahkeme Celse Harcı:

1.Sulh mahkemeleri:
 a)Konusu belli bir değerle ilgili davalarda dava konusu miktardan (12,15 TL)'den aşağı olmamak üzere (Binde 1,98)
 b)Belli bir değer bulunmayan davalarda 12,15
 2.Asliye mahkemelerinde, idari yargı mercilerinde (21,15 TL)'den az olmamak üzere (Binde 1,98)
 III-2012 Yılı Karar ve ilam harcı:
 1.Nispi harç:
 a)Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden (Binde 59,4)
 
b) Bir gayrimenkulün hissedarlar arasında satış suretiyle şuyuun izalesine dair olan hükümler (Binde 9,9)
 c) Gayrimenkulün hissedarlar arasında taksimine dair olan hükümler (Binde 3,96)
 d) Nafaka verilmesine dair hükümler (Binde 9,9)
 e) Yukarıdaki nispetler Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları için de aynen uygulanır.
 f) Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ihalenin feshi talepleri ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden (Binde 59,4)
 
Nispi harçlar (21,15 TL)'den aşağı olamaz.
 2. Maktu harç:
 a) 1'inci fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik mercilerinin 1'inci fıkra dışında kalan kararlarında 21,15
 b)(5035 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi ile değişen bent. Yürürlük:1/1/2004) (a) fıkrasında yazılı davalarda esasa taalluk eden veya tashihi karar taleplerinin reddine dair Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında 43,90
 c)(5035 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi ile değişen bent. Yürürlük:1/1/2004) Bölge Adliye Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin icranın tehiri kararlarında 34,80
 d)Tespiti delail, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarında 34,80
 
IV- Temyiz, istinaf ve itiraz harçları (6217 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi ile değişen şekli. Yürürlük:14/04/2011)
 a)Yargıtay hukuk dairelerine yapılacak temyiz başvurularında
103,50
 b)Yargıtay ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularında 46,00
 c)(6217 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi ile eklenen fıkra. Yürürlük:14/04/2011)Danıştaya yapılacak temyiz başvurularında 103,50
 d)(6217 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi ile eklenen fıkra. Yürürlük:14/04/2011)Yürütmenin durdurulmasına ilişkin itirazlar dahil olmak üzere bölge idare mahkemelerine itirazen yapılacak başvurularda 57,50
 e)(6217 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi ile eklenen fıkra. Yürürlük:14/04/2011)Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerine yapılacak istinaf yolu başvurularında 57,50
 f)(6217 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi ile eklenen fıkra. Yürürlük:14/04/2011)Bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerine yapılacak istinaf yolu başvurularında 23,00
 g)(6217 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi ile eklenen fıkra. Yürürlük:14/04/2011) İdari yaptırımlar konusunda sulh ceza mahkemelerince verilen son karara karşı itirazen yapılacak başvurularda 23,00
 h)(6217 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi ile eklenen fıkra. Yürürlük:14/04/2011)İcra mahkemelerinin kararlarına karşı itirazen yapılacak başvurularda 23,00
 (6009 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle eklenen fıkra, Yürülük;01/08/2010)
 V- Keşif Harcı 148,55
 (Mahkemelerce re’sen veya istem üzerine verilen keşif ya da tespit kararlarını yerine getirmek için)
 B) İcra ve iflas harçları:
 I. İcra harçları:
 1.İcraya başvurma harcı 21,15
 2.Değeri belli olmayan icra takiplerinde, icranın yerine getirilmesi harcı 21,15
 3.Değeri belli olan icra takiplerinde tahsil harcı, değer üzerinden:
 a)Ödeme veya icra emrinin tebliği üzerine hacizden evvel ödenen paralardan (Yüzde 3,96)
 b)Hacizden sonra ve satıştan önce ödenen paralardan (Yüzde 7,92)
 c)Haczedilen veya rehinli malların satılıp paraya çevrilmesi suretiyle tahsil olunan paralardan (Yüzde 9,9)
 d)Resmi ve özel müesseseler memur ve hizmetlilerinin maaş, ücret, gündelik ve sair hizmet gelirlerinin haczi suretiyle tahsil olunan paralardan (Yüzde 3,96)
 e)Takip talebi bulunmayan alacaklılara İcra ve İflas Kanununun 125'inci maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince ödenen paralardan (Yüzde 1,98)
 f)Gayrimenkullerin ve gemilerin tahliye ve tesliminde:
 aa)İcra emrinin tebliği üzerine tahliye olunduğu takdirde (Yüzde 1,98)
 bb)Tahliye ve teslim icra marifetiyle olduğu takdirde (Yüzde 3,96)
 g)Menkul tesliminde;
 aa)İcra emrinin tebliği üzerine teslim halinde (Yüzde 1,98)
 bb)İcra marifetiyle teslim halinde (Yüzde 3,96)
 h) (5582 sayılı Kanunun 32. maddesi ile eklenen hüküm Yürürlük:6/3/2007) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, bu bentte belirtilen tahsil harçları dörtte biri oranında uygulanır.
 4.İdare harçları:
(Haczedilen gayrimenkullerin idaresi, kira mukaveleleri düzenlenmesi ve hesap tutulması için) 14,70
 II. İflas harçları:
 1.Maktu harç:
 İflasın açılması veya konkordato isteği ve masaya katılma harcı 34,80
 2.Konunun değeri üzerinden harç:
 a)İflasta paylaşılan para üzerinden (Yüzde 3,96)
 b)Konkordatoda alacaklılara verilmesi kararlaştırılan para üzerinden (Binde 9,9)
 (6009 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle eklenen fıkra, Yürülük;01/08/2010)
 III. Haciz, teslim ve satış harcı 49,45
 (Yukarıdaki (I) ve (II) numaralı fıkralarda yer alan icra ve iflas işlemlerinin daire dışında memur eliyle yerine getirildiği her bir işlem için)
 C) Ticaret sicili harçları:
 I.Kayıt ve tescil harçları: (Ticari işletme rehni dahil)
 1.Ticari işletmenin ve ünvanının tescil ve ilanında:
 a)Gerçek kişilere ve kooperatiflere ait işletmelerde 156,60
 b)Şahıs şirketlerine ait işletmelerde 448,95
 c)Sermaye şirketlerine ait işletmelerde 1.011,50
 2.Temsile yetkili kılınan kimselerin tescil ve ilanında (Her kişi için):
 a) Gerçek kişilere ve kooperatiflere ait işletmelerde 77,70
 b) Şahıs şirketlerine ait işletmelerde 111,30
 c) Sermaye şirketlerine ait işletmelerde 246,20
 3. Ticaret siciline tescil edilmiş olan vakalardaki değişikliklerin tescilinde:
 (Ticari işletme rehni ile ilgili vakalar dahil)
 (Muhteva ile ilgili bulunmayan düzeltmelerden harç alınmaz.)
 a)Gerçek kişilere ve kooperatiflere ait işletmelerde 77,70
 b)Şahıs şirketlerine ait işletmelerde 111,30
 c)Sermaye şirketlerine ait işletmelerde 246,20
 4.Kayıt silinmesinde: (Ticari işletme rehni kaydının silinmesi dahil)
 a)Gerçek kişilere ve kooperatiflere ait işletmelerde 30,35
 b)Şahıs şirketlerine ait işletmelerde 43,90
 c)Sermaye şirketlerine ait işletmelerde 77,70
 Şubelerin herbiri (Yabancı müesseselerin Türkiye'deki şubeleri dahil) ayrıca aynı harca tabidir.
 II. Kayıt ve belge suretleri ve tasdikname harçları:
 1.Bir ticari işletmeye ait sicil esas defterindeki kayıtların tamamının veya bir kısmının veya memurlukta saklanan bütün belgelerin örneğinin beher sayfasından (Ticaret Sicili Tüzüğü Madde:11/1) 7,80
 2.Tasdiknamelerden (Ticaret Sicili Tüzüğü Madde: 11/2, 104, 105) 25,95
 D) Diğer yargı harçları (Müşterek kısım):
 I. Suret harçları:
 a)İlamın her sayfasının suretinden (Tasdikli fotokopiler dahil) 1,35
 b)Mahkeme ve merci zabıtnameleri ve diğer evrakın beher sayfasının suretlerinden 1,35
 (Tasdikli fotokopiler dahil)
c)Avukatların tasdik ettiği vekaletname suretlerinden (Tasdikli fotokopiler dahil) 3,30
 d)Sulh hakimi tarafından tasdik edilen vekaletname suretlerinden 3,30
 (Tasdikli fotokopiler dahil)
 Re'sen verilmesi icap eden suretler hariç olmak üzere ceza mahkemelerinden alınacak suretlerden de aynı harçlar alınır.
 II. Muhafaza harçları:
 Adliye veznelerine tevdi olunan kıymetli eşyanın kabul ve muhafazası için, muhafaza olunan değer üzerinden:
 a)Bir yıla kadar (Binde 9,9)
 b)Bir yılı geçen her yıl ve kesirler için (Binde 4,95)
 III. Defter tutma harçları:
 a)Alelumum, defter tutma ve tahrir işlerinde (12,15 TL)'den az olmamak üzere deftere kaydolunan değer üzerinden (Binde 3,96)
 b)Miras işlerinde defter tutulmasında:
 aa)Mevcut ve alacak bakiyesi hasıl olmuş ise bu bakiye üzerinden (Binde 3,96)
 bb)Borç bakiyesi hasıl olmuş veya mevcut ve alacaklar ile borçlar bakiyesi eşit ise 32,40
 c)İflas dairesi tarafından tutulacak defterlerden 32,40
 IV. Miras işlerine ait harçlar:
 Terekenin tahrir ve tespiti, mirasın taksimi, tasfiyesi ve idaresinde, bunların konusunu teşkil eden değerler üzerinden (Binde 3,96)
 (Miras idaresinde her sene ve kesirler için harç alınır.)
 V. Vasiyetname tanzimine ait harçlar:
 Medeni Kanunun 479'uncu maddesine göre sulh hakimi tarafından tanzim edilen resmi vasiyet senetleri:
 a)Belli bir meblağı ihtiva edenler (Binde 0,99)
 b)Belli bir meblağı ihtiva etmeyenler 43,90
 
(2) SAYILI TARİFE
 2012 yılı Noter Harçları :
 I. Değer veya ağırlık üzerinden alınan nispi harçlar:
 1.Muayyen bir meblağı ihtiva eden her nevi senet, mukavelename ve kağıtlardan beher imza için (Binde 0,99)
 Bütün imzalar için bu suretle alınacak harcın toplam miktarı (43,90 TL)'den az, (22.499,75 TL)'den çok olamaz.
 2. Emanet harçları:
 Saklanmak üzere noterlere tevdi edilen değeri belli emanetlerden (Binde 1,98)
 Harç miktarı (3,30 TL)'den az olamaz, harç yıllık olarak hesaplanır. Bir yıldan fazla olan her yıl için ilave olarak yarı harç alınır. Yıl kesirleri tam itibar olunur.
 3. Gayrimenkul ve menkullerin idaresi harcı: (Binde 3,96)
 Harç yıllık olarak hesaplanır, bir yıldan fazla olan her yıl için ilave olarak yarı harç alınır.Yıl kesirleri tam itibar olunur.Gayrimenkullerin değerleri belli değilse değerler takdir yolu ile tespit edilir.
 4. Konşimento yazılması harcı:
 Konşimento yazılmasında eşyanın her gayrisafi tonundan 0,394
 5. (3239 sayılı Kanunun 139 uncu maddesiyle fıkra kaldırılmıştır.)
 II. Maktu harçlar:
 1.Belli meblağı ihtiva etmeyen ve alınacak harç miktarı kanun ve tarife de ayrıca gösterilmemiş olan senet, mukavele ve kağıtlardaki imzaların beherinden 6,90
 2.Her nevi tebliğ (6830 sayılı Kanun hükümleri muvacehesinde noterlerce muhataba yapılacak tebliğler dahil) ihbar, ihtar ve protestolardan muhataba tebliğ edilecek beher nüsha için 12,15
 3.Vekaletnameler:
 a)Özel vekaletnamelerde beher imza için 5,75
 b)Genel vekaletnamelerde beher imza için 9,05
 4.Defter tasdiki:
 a)Açılış, ara ve kapanış tasdik ve şerhleri (Beher defter için):
 aa)İşletme defteri ve diğer her türlü defterler 17,00
 bb)Serbest meslek kazanç defteri 21,15
 cc)Bilanço esasına göre tutulan defterler 21,15
 b)Açılış tasdiklerinde sayfaların mühürlenmesi:
 100 sayfaya kadar (100 dahil) 5,60
 100 sayfadan yukarı beher 50 sayfa ve fazlası için 5,60
 (5035 sayılı Kanunun 35 inci maddesi ile eklenen bent.Yürürlük:1/1/2004) Ticaret sicili memurluklarınca yapılacak defter tasdiki işlemlerinden yukarıda belirtilen harçlar aynen alınır.
 5.Suretler ve tercümeler:
 a)İlgililere veya ibraz edenlere verilecek her türlü mukavele, senet, yazılı kağıt ve kayıt suretlerinin ve fotokopilerinin beher sayfasından 1,35
 b)Tercüme suretleri ve yabancı dille yazılmış kağıtların suretleri ve tercümeleri beher sayfasından (Fotokopiler dahil) 3,30
 6.Saklanmak üzere noterlere tevdi olunan ve değeri belli olmayan emanetlerle vasiyetnameler her yıl için (Yıl kesirleri tam sayılır) 12,15
 7.Tespit ve tutanak harçları:
 Mukavelename, senet veya yazılı kağıtların veya bir şeyin veya bir yerin hal ve şeklinin ilgili şahısların hüviyet ve ifadelerinin tespiti 12,15
 8.Piyango, seçim ve toplantılarda hazır bulunmaktan alınacak harçlar;
 Davet üzerine piyango ve hususi müesseselerin kur'a, seçim ve toplantılarında hazır bulunarak düzenlenecek tutanaklarda 223,90
 9.Düzeltme harcı:
 Evvelki işin mahiyet ve değeri değişmemek şartıyla yapılacak düzeltmelere ait beyannamelerden beher imza için 2,60
 10.Mukavele feshi harcı:
 Değeri belli bir borç veya bir taahhüdün ikrarını tazammun etmeyen mukavelelerin feshinde beher imza için 2,60
 11.(6217 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi ile değişen fıkra, Yürürlük:14/04/2011)Belli bir meblağı ihtiva etmeyen umumi ibra, umumi makbuz, tahkimname, ölüme bağlı tasarruf senet ve mukaveleleri, ölünceye kadar bakma akdi, vakıf, aile vakıfları, evlat edinme, karı-koca haklarının idaresi, babalığı tanıma senetleri, miras taksim mukaveleleri, mirasçılık belgesi, ifraz mukaveleleri ve bunlardan rücu ve bunların feshi ve bunların teferruatına dair senet, mukavele ve kağıtların düzenlenmesinden ve noter tarafından re'sen düzenlenecek tutanaklardan 43,90
 
(3) SAYILI TARİFE
 Vergi Yargısı Harçları :
 Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara bağlı zam ve cezalara ilişkin uyuşmazlıklardan dolayı Vergi Mahkemelerinde, Bölge İdare Mahkemelerinde ve Danıştay'da açılan davalarda.
 I- Başvurma harcı:
 a)Vergi Mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemelerine başvurma 21,15
 b)Danıştaya başvurma 43,90
 c) (5766 sayılı Kanunun 11. maddesi ile eklenen fıkra, Yürürlük:6/6/2008) Danıştay'a temyiz başvurularında 91,40
 d) (5766 sayılı Kanunun 11. maddesi ile eklenen fıkra, Yürürlük:6/6/2008) Bölge İdare Mahkemesine itirazen yapılan başvurularda 60,95
 II- Nispi harçlar:
 a)Vergi mahkemesi ile bölge idare mahkemesi kararlarında:
 Tarhiyata ve ceza kesme işlemlerine karşı mükellefin dava açması üzerine vergi mahkemesinin nihai kararları ile bölge idare mahkemesinin kararlarında, karar altına alınan uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara bağlı zam ve cezaların toplam değer üzerinden (21,15 TL)'den az olmamak üzere (Binde 3,96)
 b)Danıştay kararlarında:
 Karar altına alınan uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara bağlı zam ve cezaların toplam değeri üzerinden (43,90 TL)'den az olmamak üzere (Binde 7,92)
 (Bu miktardan evvelce ödenen nispi harç mahsup edilir)
 III- Maktu harç:
 Yukarıdaki pozisyonlarda gösterilen ve nispi harca tabi tutulmamış olan tarhiyat veya ceza kesme ve diğer işlemlerle ilgili:
 a)Vergi mahkemesi ve bölge idare mahkemesi kararlarında 21,15
 b)Danıştay kararlarında 43,90
 c)Bölge idare mahkemesi ve Danıştayın yürütmenin durdurulması kararlarında 43,90
 IV- Suret harçları:
 Tarafların isteği üzerine verilecek karar suretleri için karar suretinin her sayfasından (Fotokopiler dahil) 1,00
Resmi Gazete'den alıntılanmıştır.

4
30 Haziran 2012 CUMARTESİ          Resmî Gazete,   Sayı : 28339

TÜRK TİCARET KANUNU İLE TÜRK TİCARET KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞÜ VE
UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN

Kanun No. 6335
   
Kabul Tarihi: 26/6/2012

MADDE 1 – 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin üst başlığı “IV – Ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri” şeklinde değiştirilmiş, birinci fıkrasında yer alan “doğan hukuk davaları” ibarelerinden sonra gelmek üzere “ve çekişmesiz yargı işleri” ibareleri ve “ticari dava” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 2 – 6102 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin başlığı “2. Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, birinci fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise “davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde, üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
(4) Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.”
MADDE 3 – 6102 sayılı Kanunun 24 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(4) Ticaret sicili kayıt işlemlerinin elektronik ortamda yapılması için toplanması ve işlenmesi gerekli olan kişisel veriler, kişisel verilerin korunması ve bilgi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin mevzuata uygun bir şekilde korunur.”
MADDE 4 – 6102 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Sicil müdürünce verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişi, sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından bin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE 5 – 6102 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tescil ve kayıt için gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar, ikibin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE 6 – 6102 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Tescil edilen ticaret unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılır. Tacirin işletmesiyle ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi ile tacir internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise tescil edilen internet sitesinin adresi de gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de yayımlanır. Bu sitede ayrıca, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, limited şirketlerde müdürlerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticilerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı yayımlanır.”
MADDE 7 – 6102 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ticaret sicili müdürüne ve Cumhuriyet savcılığına” ibaresi “makamlara” şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) 39 ilâ 45 inci veya 48 inci maddeleri ihlal edenler, ikibin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.”
“(3) 46 ncı maddeyi ihlal edenler veya 49 uncu maddeye aykırı olarak ticaret unvanını devredenlerle devralan ve kullananlar, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE 8 – 6102 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
“(3) Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile dördüncü fıkrada sayılan defterlerin açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılır. Bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. Yevmiye defteri

5
Erken Çocuklukta İngilizce Öğretimine Yönelik Okul Öncesi Öğretmenlerinin Tutumları




                                                                      ÖZET

Bu çalışmada dil gelişiminden, dünya dili olarak kabul gören İngilizce dilinin, ikinci dil olarak öğrenilmesinin öneminden, bu öğretimin erken yaşta başlamasının gerekliliğinden, ikinci dil kazanımına ilişkin araştırma bulgularından, erken yaşta yabancı dil öğreniminin nasıl olması gerektiğinden bahsedilmiştir. Bu bağlamda çalışmam; okul öncesi eğitimcilerine, ebeveynlere, okul öncesi kurumlarında yabancı dil öğretimi yapan İngilizce öğretmenlerine fayda sağlayacaktır.
 Anahtar Kelimeler: Dil gelişimi, dil, iki dillilik,  erken yaşta iki dillilik, erken yaşta yabancı dil öğretimi, ikinci dil öğrenimi

ABSTRACT

In this work, we mentioned about the language development,the importance of acquiring English seen as the language of the world, the necessity of early acquisition,the research findings related to second language acqusition and lastly ways of acquiring a foreign language at an early age.In this context, this work will be useful for pre-school educators,parents,and masters in English work at pre-schools.
 Key words: Language development,language,bilingualism,bilingualism at an early age, second language acqusition.


ERKEN ÇOCUKLUKTA İNGİLİZCE ÖĞRETİMİNE YÖNELİK OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN TUTUMLARI
 İngilizce dünyada 75’i aşkın ülkede 2 milyardan fazla insan tarafından kullanılan özel/resmi dil/bilim dili statüsündedir. Dünya nüfusunun %25’inden fazlası İngilizce konuşmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan insanların neredeyse yarısı İngilizce konuşmaktadır. Dünya bilim insanlarının %66’sından fazlası İngilizce okumaktadır. Dünya genelinde yapılan haberleşmelerin %75inden fazlası İngilizce yapılmaktadır. Dünya genelinde ekonomik araçlardan akan bilgilerin %80’inden fazlası İngilizce olarak saklanmaktadır. Akademik konferans ve araştırmalar, reklamcılık ve pazarlama, hava alanları ve hava trafik kontrolü, diplomasi, uluslararası ticaret, uluslar arası rekabet, internet ve e-postalar, müzik, bilim, spor, e-teknolojide en çok kullanılan dil durumundadır (Vahapoğlu, 2003).
Bilimsel,  sanatsal, teknolojik tüm gelişmeleri takip edebilmek, çağın gereklerine ayak uydurabilmek, hızla dönen dünyaya yetişebilmek adına İngilizce öğrenilmesi gerekliliği kaçınılmazdır, yadsınamaz bir gerçektir.

6
Dil Gelişimi
Dil, insan gelişiminin ve yaşamın vazgeçilmez bir öğesidir. Bu öğe, insanların birbirine bilgi, düşünce ve eğilimlerini aktarabilmelerine, duygularını ifade edebilmelerine olanak sağlar. Nitekim her birey doğrudan kendi yaşantısı yoluyla öğrendiğinden çok daha fazlasını konuşma ve iletişim yoluyla öğrenir. Bu bağlamda konuşma, çocuğun sosyal bir birey olmasını sağlayan önemli bir davranıştır. Dil yeteneğinin gelişimi de diğer gelişim alanlarında olduğu gibi düzenli bir sıra izler (Koçbeker, 2001).
Dil gelişimi yönünden yaşamın ilk bir yılı prelinguistik dönem, okul öncesi yıllar ise temel dil yeteneklerinin kazanıldığı dönemler olarak tanımlanır. Prelinguistik dönem bebeğin ilk kelimeleri çıkarmadan önce ses ve mimikleri ile iletişim kurduğu dönem olup bu dönemin ilk kelime çıkışı ile ilgili olduğu düşünülür (Vithman, Macken & Miller, 1985).
     1.Ses çıkarma ve ağlama evresi (0-4 ay): Bebeğin dil öğrenimi doğumla başlar. Bebeğin ilk çıkardığı ses ağlamadır. Bebek ilk ağlaması ile birlikte iletişim kurmaya da başlamaktadır. Küçük bir bebek için seslendirme (vokalizasyon) amaçlı değildir; açlık, rahatsızlık ve sevinç yansıtan refleksif bir harekettir (Dönmez, N. Dinçer, Ç. Dereobalı, N. Gümüşçü, & Pişkin, Ş. 1993).
     2.Cıvıldama evresi (4-12 ay): Bebek, dünyaya geldikten bu evreye kadar çevresiyle ilişki kurmak için bedenini kullanmaktayken, bu dönemin sonlarına doğru sesini kullanabileceğini anlar. Ağlama şeklinde başlayan sesli iletişim çığlıklar ve cıvıldama şekline dönüşür. Bu dönüşüm süreci bebeğin yaptıklarından mutluluk duyduğu ilk eylemlerdir (Ersanlı, 2005). İlk yılın ikinci yarısından itibaren görülen "tekrarlayan (redublicated) babbling" sesli ve sessiz harfler içeren aynı hecenin tekrarlanması şeklinde (örn. "bababa","mamama") olup b, p, t, d, m ve n en sık kullanılan sessizler olarak bildirilmiştir. Ses oyundakine benzer olarak tekrarlayan babbling de bebeğin kendi kendine yapmayı tercih ettiği bir davranıştır (Paul, R. Baker, L. & Cantwell, DP. 1996).
     3.Tek sözcükle anlatım evresi (12-18 ay): Bu evreye kadar bebeklerin söze dayalı zihinsel etkinlikleri sınırlıdır. İlgisini konuşmaktan daha çok çevresini keşfetmeye veren bebek için bu dönem konuşma açısından kritik bir süreci içermektedir. Konuşmaya hazırlık olarak da adlandırılan bu evre, yaklaşık 1-1,5 yaşları arasında yer alır. Bebek bu dönemde istediklerini bir sözcükle dile getirir, kendi ismini öğrenir, nesnelerin adını bilmiyorsa o nesnenin genel olan bir özelliğini temel alarak, ona kendince bir ad verir (Ersanlı, 2005). İlk yılın sonuna doğru çoğu bebek kelime kullanmaya başlar. Çocuğa özel olan bu kelimeler erişkinin kullandığına benzemez ancak belli durumlar için kullanılır (protowords) (Paul, R. Baker, L. & Cantwell, D.P. 1996). Bebeğin kendine özgü olan ve 4 ya da daha fazla heceli, gerçek kelime içermeyen cümle benzeri sözler kullanır (Bzoch & League 1991). 10-20 aylık çocukların ses üretimleri ile ilgili bir çalışmada çok heceli gerçek kelime üretimine odaklaşılmıştır. Çocuğun ilk sözlüğünde yalnız kısa kelimeler bulunur. Hatta çok heceli kelimelerin çoğu, 18 aya dek tek heceler, tek heceli kelimeler şeklinde çıkar. Bu sınırlılık yalnız tek heceli kelime kullanma eğilimi ile açıklanamayan gelişimsel bir sınırlılıktır. Bu dönemde çocuklar çok heceli kelimeleri de tek hece ile (örneğin, piyano için po) ifade ederler ( Johnson, JS. Lewis, LB.  Hogan, JC. 1997).
  4.İki sözcükle anlatım evresi (18-24 ay): Bebeklik döneminin sonuna doğru iki sözcüklü cümleler kurmaya başlarlar. Dilin gramer yapısıyla ilgili çabaları, isim ve fiilden oluşan ‘’anne ver’’, ‘’baba al’’ gibi iki sözcüklü cümleleri kullanmasıyla başlamıştır. İki yaşına geldiğinde iki üç sözcükle karmaşık düşünce yapısını belirten cümleler kurar. ‘’telgraf’’ ya da ‘’telepatik’’ anlatım adı verilen bu cümlelerin anlamları çocuğun çevresindekilerce bilinir (Ersanlı, 2005).
  5.Dilbilgisi kurallarına uygun olarak ilk konuşma evresi (24-60 ay): Çocuk üç yaşına geldiğinde temel ihtiyaçlarını dile getirebilecek düzeyde konuşabilir. Bu yaşlarda geçmiş zaman kipini çok kullanır.’’Tekil ve çoğul’’ kavramlarını, ‘’burada ve orada’’ zarflarını ve ‘’sen - ben’’ zamirlerini bilir ve kullanır. Ancak bu yaşta kavram kazanma becerisi, yeterince gelişmemiştir. …Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılıyor ki dil gelişimi, dilin yalın ses yapısından karmaşık cümle yapısına doğru gelişen bir değişim sürecidir (Ersanlı, 2005).
Dil gelişimindeki bu sıralama değişmezken bu gelişimin hızı fizyolojik ve genetik özellikler, cinsiyet, algısal, bilişsel ve nörolojik gelişim, sosyal çevre ve etkileşim, aile-çocuk arasındaki sözel iletişim düzeyi, sosyoekonomik ve sosyokültürel özellikler gibi etmenlerden etkilenebilmektedir (Lewis, 1982 & Paul, 1996).
Ana dilini edinmek, doğal ortamda, bir başka deyişle aile çevresinde belli bir eğitim-öğretim izlencesi söz konusu olmaksızın, tek gerçek güdülenmenin iletişim kurmak olduğu ve dilsel alışkanlıkların tam anlamıyla 6-8 yaşlar arasında yerleştiği bir sürece denk düşer. Bu dilsel alışkanlıklar aracılığıyla çocuk, bir iletişim becerisiyle donanmaya başlar ve iletişim becerisinin gelişmesi yaşam boyu sürer (Sevinç, 2003).   
Çocuklar için 0-5 yaş arası dönem yabancı dil öğrenme açısından hayati öneme sahiptir. Doğumdan itibaren 5 yaşına kadar çocuğun beynindeki nörofizyolojik mekanizma çok aktiftir ve bu mekanizmanın yardımıyla dil otomatik olarak beyne kaydedilmektedir. Çocuk duyduklarını adeta bir kasete kaydedercesine beynine kaydetmektedir. Bu dönemden sonra bu mekanizma özelliğini kaybetmekte ve kayıt özelliği sona ermektedir (Bikçentayev,
2004).
Psikolinguistler,  hem birinci hem ikinci dili edinme üzerinde çalışmışlar ve ikinci bir dili edinmeye en uygun yaşın yaşamın ilk 10 yılı olduğu üzerinde fikir birliğine varmışlardır. Çünkü ‘’Kritik Dönem Hipotezi’ne göre onuncu yaştan sonra beyinde meydana gelen biyolojik değişim sayesinde beyin, esnekliğini yitirir, iki yarım küre birbirinden daha bağımsız hale gelir ve artık dille ilgili görev daha çok sol yarım küreye düşer. Dolayısıyla bu yaştan sonra ikinci bir dil edinimi zorlaşır, yıllar ilerledikçe bu zorunluluk artarak devam eder (Nunan, 1999). Anadil edinimini kazanmaya başlayan çocuk kritik yaş dönemini geçirmeden yabancı dil eğitimine başlarsa ilerdeki eğitim hayatında da akranlarına göre daha başarılı olmaktadır. Erken çocukluk döneminde kazanılan yabancı dile yönelik bu yatkınlık çocukların bilişsel gelişimine de büyük katkı sağlamaktadır (Lambert, 1972).
Bu bilgiler ışığında anadil gelişiminin başlı başına doğal bir süreç olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Okul öncesi dönemde belleğimize yerleşen sözcükleri tüm anlam özellikleriyle kendimize mal edebiliriz. Yabancı dil ediniminin en verimli ve kalıcı zamanının erken çocukluk dönemi olduğu çıkarımına varabiliriz.
Dünya mirası ve kültürünün en yoğun şekilde İngilizce olarak taşındığını öngörürsek bu dilin salt iletişim amaçlı kazanılmasının yeterli olmayacağı açıktır. Bilimsel ve kültürel gelişmeleri takip edebilmek açısından İngilizce hakimiyetinin önemi tartışılmaz bir gerçektir. Çocukların dünya dili olarak kabul gören İngilizce ile dil gelişiminin kritik özellik taşıdığı okul öncesi dönemde tanışması son derece önemlidir.

7
Erken Yaşta Yabancı Dil Eğitimine Başlanması
Altı yaşından sonra bir dili aksansız olarak öğrenmek çok zor olmaktadır (Çetinkaya, 2003). Bu dönemden sonra ikinci dil öğrenen bireyler o dili anadili olarak konuşan bireylerin düzeyinde sesletim açısından aynı beceriyi gösterememektedirler. Söz dizim açısından ise elde edilen veriler dokuz yaşından itibaren bireyin beyin sisteminin ikinci dilin sözdizimine uyabilme yatkınlığının gitgide azaldığını göstermektedir (Kara, 2004).
Eğer bir çocuk ana dilini çok erken yaşlarda mükemmel bir şekilde öğrenebiliyorsa bu dönem içerisinde başka birkaç dili de öğrenebilmektedir (Bikçentayev, 2005). Dil öğrenme teorilerini göz önünde bulunduracak olursak dil ediniminde çocuğun doğal bir süreçte kendiliğinden öğrenmesi söz konusudur. Yine aynı şekilde zihinsel gelişimin en yüksek performansta olduğu dönem erken çocukluk dönemidir. Dikkat edilmesi gereken husus ise bu öğrenme döneminin uygun zamanda gerçekleşmesidir. Dil gelişimini sağlayan zihinsel kayıtlar ve yetiler birden fazla dili kavramak için de yeterlidir.
Bu açıklamaları destekleyen en önemli olgu şudur ki; ikinci dil öğrenme dil gelişimi ile birlikte ele alınan bir konudur. Ayrı ana dilleri olan anne babaların çocukları kolaylıkla iki anadili öğrenirler (Kotil, 2002). İki dilli çocukların dil öğrenme süreci de doğal ortamda iki dilin de aktif olarak kullanılması sonucu gelişir. İkinci bir dil öğrenmenin dil gelişimi ile birlikte ele alınan bir konu olduğunu ve çevresel faktörlerle doğrudan alakalı gerçekleştiğini kanıtlar niteliktedir. İki dilli çocukların kelime ve öyküleme becerilerinin tek dilli çocuklardan daha ileri düzeyde olduğu belirtilmiştir. (akt. Fusaro, 2010).
Çocuğun kişilik temellerinin atıldığı ilk altı yaş, yetenek, ilgi ve çeşitli özelliklerin belirlenmeye başladığı kritik bir dönemdir. Temel bilgi ve beceriler, kendileriyle ilgili bu kritik dönemlerde, doğrudan verilen zengin deneyimlerle birlikte kazandırılmazsa, sonraki yıllarda öğrenilse bile, ulaşılan düzeyde eksiklikler görülecektir. Temel bilgi ve beceriler, araştırmada, okumada önemli olan görme ve işitme algılarındaki seçicilik, konuşma becerisi, güdülenme, genel bilgi, oyun-oyuncak ve kitaplara yönelik deneyimler olarak belirtilmektedir (Oğuzkan & Oral, 1989).
Petitto’nun iki dilli çocuklarla yaptığı araştırmasında, çocukların çok küçük yaşlarda iki dille eş zamanda muhatap olmalarında, beyinlerinde iki ayrı tek dil merkezi varmışçasına büyüyeceklerini, bunun da hiçbir zarar vermeden gerçekleşeceğini, erken yaşta iki dil ile karşılaşmanın getireceği öngörülen ve korkulan dil bozukluklarının hiç birinin ortaya çıkmayacağını saptamıştır (akt. Alptekin, 2003).
Erken yaşta birkaç dilin öğretimi uzmanlar tarafından şu şekilde sıralanmaktadır (Bikçentayev, 2004):
•   Bir insan – bir dil: Çocukla iletişim kuran kişi her zaman aynı dili kullanmalı. Mesela çocukla yabancı dilde konuşan bir kişi her zaman çocukla o dilde iletişim kurmalıdır. Bu kurala kesinlikle uyulmalıdır.
•   Çocukla beraber çalışmak: Dil öğretiminde mutlaka çocukla aktif olarak çalışmak ve de hiçbir zaman zorlamamak gerekir. Örneğin, yabancı şarkı dinlemek istemiyorsa inatçı tavırlar sergilemekten kaçınılmalıdır, ne de olsa dinlemek istediğinde kendisi bunu ifade edecektir.
•   Başkalarını da bu çabaya dahil etmek: Yakın çevrede başka dille konuşan birileri var ise, her zaman çocukla o dille iletişim kurması istenmelidir.
•   Teknolojik imkanlardan yararlanmak: Öğretilen yabancı dildeki videolar, teyp kasetleri, çizgi filmler, şarkılar…v.b. görmeye ve işitmeye dayalı araçları sık sık kullanmak lazımdır.
•   Ezberletmek: Mümkünse her gün öğretilen yabancı dilde bir şarkı, şiir ya da kelime ezberletilmelidir.
Çocukların etrafta işittiği dilleri birbirine karıştırmaması için ‘’bir dil-bir insan’’ prensibine sıkı sıkıya bağlı kalınmalıdır. Çocuk dilleri karıştırdığında onu anlamıyormuş gibi davranarak istediğimiz dilde cümle kurmaya teşvik etmek gerekmektedir (Bikçentayev, 2004).
Bikçentayev, erken çocuklukta ikinci dil edinimini bu şekilde açıklarken, Genesee erken çocuklukta ikinci dili edinebilmek için yapılması gerekenler şöyle sıralanmıştır:
•   Araştırmalarda eş zamanlı olarak iki dil öğrenmenin okul ortamında ortalama 4-6 yılı kapsadığı görülmüştür. Ailelerin, çocukların iki dili birden kullanmalarını engellememesi gerekmektedir.
•   Çocukların ikinci dil yeteneklerini desteklemek için okul dışında azınlıkla kullandığı ikinci dili, sıkça kullanan bireylerle karşı karşıya gelmesini sağlamak; gerekirse diğer ülkelerle öğrenci değişimi yapmak gerekmektedir. Çocuğun kazanmaya çalıştığı ikinci dilin anadil olarak kullanıldığı ülkelere tatile gitmesi, ya da aynı yaştaki çocuklarla –kazanılmaya çalışılan dili anadil olarak konuşan- arkadaşlık kurması sağlanmalıdır.
•   Kanada’da İngilizce konuşulması gibi evde azınlık dilinin kullanıldığı ancak; okulda çoğunluğun konuştuğu dile maruz kalan öğrencilerde, evde azınlık dilini kullanmaya devam ettikleri sürece, bu durum sanıldığı gibi olumsuz bir durum ya da dezavantaj yaratmamaktadır. Çocukların evde kullanılan azınlık dilindeki yüksek seviyede yeterlilikleri, özellikle de okuryazarlık ile ilgili olarak onları tek dilli çocuklardan daha avantajlı konuma getirdiğiyle ilgili kanıtlar vardır.
•   Çoğunluğun dilini evde kullanmayan aileler, evlerinde kullandıkları dilleriyle ilgili olarak engellenmemelidirler. Özellikle de akademik dil yeterliliği ve okuryazarlık açısından teşvik edilmelidir. Azınlık dili, okullarında bu dilde eğitim veren okullarda çalışan eğitimciler ve profesyoneller sayesinde verilmelidir.
•   İki dillilik yeteneklerini geliştirmek için farklı etnik kökene sahip öğrenciler için devlet okullarında iki dilli eğitim verilmelidir. Böyle bir program sadece öğrencinin kişisel ve profesyonel yaşamına katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda çift dilli, çift kültürlü insanlar yetiştirerek ülkenin global platformda ilerlemesine yardımcı olur (Genesee, 2009).

8
Türkiye’de Yabancı Dil Eğitimi
    Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından itibaren özel Türk okulları açılmaya başlamıştır.
İlk olarak da, “Türk çocuklarını, yabancı bir dil öğrenmek için yabancı okullara gitmekten kurtarmak (Demircan, 1988) amacıyla 31 Ocak 1928 tarihinde Türk Eğitim Derneği kurularak, 1928-1934 yılları arasında bugünkü TED Koleji ortaya çıkmıştır. Bu kolej1951 –
1952 öğretim yılına kadar takviyeli İngilizce dersleri yaparken, bu yıldan sonra tamamen
İngilizce eğitime geçmiştir (Çelebi, 2006). TED kolejiyle başlayan yabancı dil öğretimi günümüzde artık birçok örgün eğitim kurumunda yerini almıştır. Hatta ilköğretim 4. sınıfta İngilizce öğretimi milli eğitim müfredatında mevcuttur.
Ülkemizde Erken Çocukluk Döneminde İngilizce Öğretimi
Milli Eğitim Bakanlığınca anaokullarının müfredatında İngilizce öğretimi henüz yerini almamıştır. Bu yüzden devlete bağlı kurumlarda İngilizce öğretimi yoktur. Bununla
beraber özel kreşlerin bazılarında haftada bir saat branş öğretmenlerinin eşlik ettiği İngilizce dersleri yapılmaktadır. Ülkemizdeki okul öncesi öğretmenlerinin erken çocuklukta İngilizce edinimine yönelik tutumları yöntem kısmında incelenmiştir.
Yöntem
    Örneklem:

Çalışmanın örneklemini 2009 - 2010 eğitim ve öğretim yılında görev yapan on beş okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Katılan öğretmenlerin tümü lisans mezunudur. Bu öğretmenlerin, on üç tanesi devlete bağlı anasınıflarında görev yaparken; iki tanesi özel anaokulunda görev yapmaktadır. Devlete bağlı kurumlarda görev yapan on üç öğretmenin sekizi ilçede, beşi köyde görev yapmaktadır. Bu öğretmenlerin mesleki deneyimleri; 4 tanesi 0-2 yıl arasında, 5 tanesi 3-5 yıl arasında, 4 tanesi 6-8 yıl arasında, 2 tanesi de 9 yıldan fazla deneyime sahiptir.

9
Veri Analizi ve İşlemler:

Erken çocuklukta İngilizce öğretimine yönelik okul öncesi öğretmenlerinin tutumlarını incelemek amacıyla, nitel veri toplama yöntemlerinin daha uygun olabileceği gerekçesiyle yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi tercih edilmiş, on iki maddeden oluşan görüşme soruları hazırlanmıştır. Görüşme maddelerinin uygunluğunu test etmek adına önce beş tane okul öncesi öğretmeniyle pilot uygulama yapılması, daha sonra maddelerin amaca uygunluk düzeyine göre düzenlenerek uygulama yapılması uygun bulunmuştur.
Araştırmaya katılan okul öncesi öğretmenleri ile gönüllülük esasına dayalı görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Pilot uygulama esnasında kişilik bilgilerine yönelik soruları yanıtlamakta tereddüt eden öğretmenler bu maddelerin uygun olmadığı hakkında fikir verdiğinden iki soru görüşme maddeleri arasından çıkarılmıştır. Dokuz öğretmenle yüz yüze görüşmeler yapılırken, altı öğretmenle telefonla görüşmeler yapılmıştır.
Ortalama yarım saat süren görüşmeler, ses kaydına alınmıştır. Yapılan görüşmeler unutmayı en aza indirgemek için aynı gün içinde bilgisayar ortamında metinlere dönüştürülmüştür. Görüşmelerden elde edilen veriler gruplanarak gereken kodlama işlemleriyle yapılmıştır. Kodlama işlemleri sayesinde veriler düzenlenerek araştırma raporuna eklenmiştir. Bunun akabinde bulgular elde edilmiştir. Görüşme esnasında sorulan yarı yapılandırılmış sorular EK-1’de verilmiştir. Erken çocuklukta İngilizce öğretimine yönelik olumsuz görüş beyan eden öğretmenlerle yaklaşık iki hafta sonra erken çocuklukta yabancı dil öğretimini hakkında dünya yazın alanından örnekler verilerek görüşleri incelenmiştir.

10
Bulgular
Katılımcıların Erken Çocuklukta İngilizce Öğretimine Yönelik Tutumları

Araştırmaya katılan okul öncesi öğretmenlerinin, erken çocuklukta İngilizce öğretimine yönelik tutumlarını incelediğimizde; 2 okul öncesi öğretmeni çocuklarda bocalamaya yol açabileceği gerekçesiyle, 2 okul öncesi öğretmeni önce anadil öğretimi gerekçesiyle İngilizce öğretimine okul öncesi çağda başlanmasına yönelik olumsuz tutum sahibiyken; 12 tanesi olumlu tutum sahibidir. 5 yıllık öğretmen Jale ikinci dil öğretiminin çocukta bocalamaya yol açacağını şöyle belirtti:
Okul öncesi dönem çocukların dil gelişimi için önemli bir dönemdir. Bu yüzden önce anadilini tam manasıyla öğrenmeden yeni bir dil öğretilmemelidir. Anadilini tam olarak bilmeyen çocuklar ilerleyen yıllarda sorun yaşayabilirler. Bunu önlemek için okul öncesi kurumlarda İngilizce öğretimi olmamalıdır.
Jale’ye, dünya yazın alanında erken çocuklukta yabancı dil öğretiminin ‘bir insan bir dilprensibine’ sıkı sıkıya bağlı olarak, okul öncesi kurumda sadece İngilizce konuşularak; çocuğun bunu doğal bir yolla öğrenmesini sağlayacak şekilde olduğu belirtilince, görüşünde bir farklılık olmadığını her şeyden önce anadil öğretiminin gerekli olduğunu öne sürmüştür. Hatta dünya yazın alanında kabul gören bir insan bir dil hipotezinin baz alınarak kurulacak okul öncesi kurumlarının aslında okul öncesi eğitimi veren kurum olmayacağını, bunun hayalcilik olduğunu belirtmiştir. Jale öğretmenle paralel görüşe sahip bir yıllık öğretmen Ceren fikirlerini söyle ifade etmiştir:
Önce anadil öğretimi olmalıdır. Daha sonra yabancı dil öğretimi olmalıdır. Çocuğun yeni bir dille tanışması için çok erken bir dönem, ilerleyen yıllarda zaten İngilizce öğrenecek, bu yüzden hiç olmasa okul öncesi dönemde çocuklar yeni bir dil öğretimiyle bunaltılmamalıdır.
 Cerenle, yaklaşık iki hafta sonra tekrar görüşme yapılarak dünya literatüründe erken çocuklukta yabancı dil öğretimi hakkında bilgi verildiğindeyse:
Zaten ilerleyen yıllarda çocuklar İngilizce öğrenecek, neden erken dönemde bu öğretime başlansın? Hangi ülkede anadilinden önce Türkçe öğretimi söz konusu?
Şeklinde milliyetçi bir beyanda bulunarak, fikirlerinde bir değişiklik olmayacağını belirtti. 7 yıllık öğretmen Kıymet ise erken çocuklukta yabancı dile öğretimi hakkında önce anadil öğretimi gerektiğini belirterek:
Çocuklar okul öncesi dönemde yeni bir dille tanıştırılmamalıdır. Anadil öğretimi dahi bu dönemde zor olabiliyor bu yüzden çocuk bocalayabilir. Çocukların bu dönemde başarısızlıkla tanışmaması gerekir. Haftada birkaç saat verilebilecek İngilizce dersleri çocukların bocalamasına yol açar.
Kıymet’e okul öncesi dönemde İngilizce öğretiminin nasıl olması gerektiği anlatılınca, aşağıdaki ifadeleriyle olması gereken öğretimin mantığına yatmadığını belirtmiştir:
Türkiye’de zaten okul öncesi yeni yeni yaygınlaşıyor. Şu an mevcut kurumlarda kalite tartışılacak boyutlardadır. Bir sürü kurum açmak ilk etapta iyi bir fikir gibi görünse de kalite önemlidir. Bırakın okul öncesi eğitimini, Türkiye’nin bazı illerinde zorunlu hizmet kapsamındaki ilköğretimlerde bile durum içler acısıdır. Türkiye’de dünya yazın alanında kabul görmüş boyutlarda İngilizce öğretimi yapabilecek kurumların olması şu zaman diliminde pek de mümkün görünmemektedir.
Sevgi öğretmen de aynı yönde ifadelerde bulundu:

Dil gelişimini sekteye uğratır, bocalamaya yol açar. Kendi dilini tam olarak kavrayamayan çocuk bocalar. Zaten bu dönemde alacağı İngilizce dersleri ne kadar başarıya ulaşabilir? En fazla şarkı öğretilebilir ki bir sürü Türkçe şarkı varken yabancı şarkı öğrenmesi için okul öncesi dönem oldukça erken.
Bu şekilde fikrini beyan eden Sevgi’ye, dünyadaki başarılı uygulamalardan bahsedildiğinde; yine, Türkiye koşullarında okul öncesi kurumlarda verilen İngilizce öğretimleriyle yine de çocukta bocalamaya yol açacağı kanısından vazgeçmediğini bildirmiştir.
   Erken çocuklukta İngilizce öğretimine yönelik olumlu tutumlarda bulunan katılımcıların 4’ü dil öğrenmek için erken çocukluk döneminin kritik dönem olma özelliğinden, 2’si bu yaşlarda edinilecek telaffuzların daha düzgün olabileceğinden, 2’si okul öncesi dönemde alınacak eğitim-öğretimin kalıcılığından, 2’si veli beklentilerinden 1’i iki dil bilmenin çağın bir gereksinimi olduğundan erken yaşta yabancı dil öğretiminin erken yaşlarda başlaması gerektiğini savunmuştur. 3 yıllık öğretmen Nevin bu konuda:
4-5 yaş arası dil gelişiminde kritik bir döneme sahiptir. Anadilini çocuk kendi kendine öğrenir. Erken çocuklukta gerekli şartlar sağlandığında yabancı bir dili de öğrenebilir. Mesela Almanya’da yaşayan Türk çocuklarının hem Almanca hem Türkçe bilmesi bu durumu destekler niteliktedir. Evde Türkçe, ev harici yerlerde Almanca konuşulduğundan çocuklar doğal olarak her iki dili de kendileri öğrenmekteler. Ama yetişkin bir birey yurt dışında yaşamaya başladığında bir çocuk kadar hızlı şekilde yeni bir dili öğrenemiyor. Telaffuzda olsun dil hâkimiyetinde olsun sorun yaşayabiliyor.
 Nevinle görüşleri paralellik gösteren 4 yıllık öğretmen Figen ise:
   Çocukların zihinleri oldukça esnektir. Okul öncesi dönem dil gelişim açısından kritik bir özelliktedir. Bu yaşlardaki öğrenmelerin zihinsel alanları destekleyeceği kanaatindeyim. Zaten okul öncesi eğitimin nihai amacı nedir? Sadece çocukların sosyalleşmesi mi? Elbette değil. Bu dönemde çocuğa yapılacak yatırımlar hayati öneme sahip olduğundan okul öncesi kurumlar var. Yoksa kimsenin çocukların oyun çağlarını engellemek gibi bir niyeti yok. Henüz Milli Eğitim Bakanlığının müfredatında okul öncesi kurumlarda İngilizce öğretimi yok, ama ben yine de kendi çabalarımla çocuklara İngilizce kelimeler öğretmeye çalışıyorum. Çocuklar oldukça meraklı ve hevesli. Zaten herhangi bir hikâye kitabında ya da çizgi filmde duydukları İngilizce kelimeler, isimler hemen dikkatlerini çekiyor. Duydukları İngilizce kelimelerle birbirlerine hava atmaktan hoşlanıyorlar. Zaman zaman sorduğum sorulara ‘yes, no’’ gibi kelimelerle yanıt vermeyi seviyorlar. Öğrenmeyi etkileyen en önemli unsur bence meraktır. Ki çocuklar İngilizce kelimelere karşı bu denli meraklıyken yapılacak yatırımın amacına ulaşacağı kanaatindeyim. İlerleyen yılarda zaten İngilizce öğrenecekler hiç olmasa yabancılık çekmesinler.
  Erken çocukluk döneminin dil öğretiminde kritik dönem olması gerektiğini düşünen Gamze:
Okul öncesi çağ, dil öğrenmenin kritik olduğu bir dönemdir. Bu dönemi sorunlu geçiren bireylerin konuşmada güçlük çektiği, hatta ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın düzgün konuşamadığı açıktır. Bu yüzden bu dönemde yapılacak yatırımlar, gerek dil gelişim için gerek zihinsel gelişim için oldukça önemlidir. İlerleyen yıllarda bilimsel, kültürel gelişmeleri takip etmek istediklerinde zorluk çekmemeleri için İngilizce öğretimine ne kadar erken başlanırsa o kadar yararlı olur. Mili Eğitim müfredatında okul öncesi kurumlarda İngilizce dersleri olmalıdır. Bu dersler, kültürel farklılıkları kavramalarını bekleyecek düzeyde olmasa bile en basitinden kendilerini ifade edecek kadar, şarkı ve oyun ağırlıklı olmalıdır.
10 yıllık öğretmen Saniye de aynı yönde fikirlerde bulundu:
Erken çocukluk dönemi çocukların gelişimsel özellikleri dikkate alındığında dil gelişimi konusunda kritik olarak adlandırabileceğimiz niteliktedir. Bu dönemde verilen farklı bir dil öğretimi zor gibi görünse de durum göründüğü gibi değildir. Elbette ilk etapta karma cümleler yani Türkçe ve İngilizce kelimelerden oluşan karmaşık yapılı cümleler kurulacaktır. Yalnız ilerleyen süre içerisinde çocuk dile hakim olmaya başladıkça bu durum ortadan kalkacaktır. İki dilli insanları inceleyecek olursak durum gerçekten de böyledir. Önemli olan erken çocukluk döneminde kritik dönemi kaçırmamaktır. Bu yüzden okul öncesi müfredatına İngilizce dersleri eklenmelidir. En azından haftada bir saat çocukların ses-kavram aşinalığı kazanmaları gerekir. Zaten gramer öğrenmeyi bu dönemde amaçlamak ne kadar doğru olur? Branş öğretmeni eşliğinde, çocukların var olan merakını kamçılayacak şekilde, sıkılmadan ilgiyle izleyecekleri şekilde oyun ve şarkı ağırlıklı İngilizce derslerinin müfredatta olması kime ne kaybettirir?
Görüldüğü gibi okul öncesi dönemde İngilizce öğretimi hakkında olumlu düşünen dört öğretmen, erken çocukluk döneminin dil gelişimi açısından kritik özellik taşıdığı hususunda hemfikir. Aynı zamanda bu öğretmenler Milli Eğitim müfredatına okul öncesi kurumlar için İngilizce dersleri eklenmesi gerektiğini de belirtmişlerdir. İngilizce derslerinin çocukların gelişim düzeyi dikkate alınarak yapılması gerektiği kanaatindeler. Erken çocukluk döneminde öğrenilen bilgilerin kalıcı olması gerekçesiyle Çağla öğretmen şunları belirtmiştir:
   Erken yaşlardaki öğrenmelerin kalıcılığı tartışılmaz bir gerçektir. Bu dönemdeki öğrenmeler bir ömür boyu devam eder. Ciddi manada İngilizce öğretimi olsun istiyorsak, ne kadar erken başlarsak o kadar yararlı olur. Verilecek öğretimin niteliği de çok önemlidir. Çocukların seviyesine uygun olmayan öğretimler yarardan ziyade zarar getirir. Bu yüzden erken çocuklukta İngilizce öğretimini desteklesem de öğretimin profesyonelce yapılmasından yanayım. Günümüzde, maalesef ki okul öncesi eğitim oranı çok düşük seviyelerde, çocukların okul öncesi eğitimi için okula kayıt ettirilmesi dahi özellikle kırsal alanlarda bir lüks olarak görülüyor. Yasalaştırılmadığı sürece insanların okul öncesi eğitimin önemini kavraması çok uzun zaman alabilir. Bu yüzden okul öncesi kurumlarda yapılacak profesyonel İngilizce öğretimleri bir pek mümkün değil. Ancak okul öncesi eğitimde İngilizce dersleri müfredata konulursa olabilir.
Çağla öğretmenle aynı yönde ifadelerde bulunan Çağrı ise:
   Erken çocukluk döneminde çocukların zihni oldukça açıktır, öğrenilen bilgiler oldukça kalıcıdır. Kişiliğin önemli bir kısmı bile bu dönemde şekillenir. Erken dönemde verilecek İngilizce dersleri sayesinde konuşulan tek dilin Türkçe olmadığını düşünmesi bile tek tip insan olmadığını anlamasını sağlar. Genelde çocuklar bu dönemde anne babalarını her şeyi bilen insanlar olarak kabul ettiklerinden farklı olaylarla karşılaşması gerekir. Okul öncesi çağda alınacak İngilizce öğretiminin faydası sadece kültürel farkındalık değildir. Öğrendikleri kelimeleri hatırlarken zihin jimnastiği yapacaklarından hafıza ve hatırlama mekanizmalarını destekleyici etkisinin olduğunu düşünüyorum. Oyun ve dialoglar şeklinde İngilizce öğretmeni eşliğinde haftada bir, iki saat İngilizce dersleri artık müfredatta yerini almalıdır.
Bu bilgiler ışığında araştırmaya katılan iki okul öncesi öğretmeni erken çocuklukta İngilizce öğretiminin kalıcı olması, İngilizce derslerinin okul öncesi dönemde müfredata eklenmesi ve bu öğretimin İngilizce öğretmeni ile yapılması gerektiği hususunda birleşmekteler. Bu konuda Eda öğretmen:
Çocuklar İngilizce kelimelere karşı oldukça dikkatli. Çevreden duydukları kelimeleri telaffuz etmek için sıra dışı bir çaba göstermeseler de dillerinin esnekliği sayesinde çok düzgün telaffuzlarda bulunuyorlar. Bu dönemde alacakları İngilizce dersleri, ilerleyen yıllarda alacakları İngilizce derslerinin temeli niteliğindedir. Düzgün telaffuz; ancak erken yaşta İngilizce öğretmenleri eşliğinde mümkün olmaktadır. En azından haftada bir saatlik İngilizce dersleri ile İngilizceyi aksansız konuşabilen bireyler yetiştirmek dahi olasıdır.
Buna paralel fikirler beyan eden Canan:
Merak; çocukların oyun kadar hayatlarında var olan bir olgudur. Günümüzde sıkça kullanılan Türkçeleşen İngilizce sözcükler oldukça fazladır. Bu durum çocukların merakını arttıran bir etkendir. Bazen evlerinde kendinden büyük bireylerden öğrendikleri İngilizce kelimeleri okula geldiklerinde arkadaşlarına böbürlenerek söylediklerini, telaffuz ederken de hiç zorlanmadıklarını gözlemledim. Çocuklar İngilizce kelimelere dair bu kadar merak içinde olmasalar telaffuza da dikkat etmezler. İngilizceyi sonradan öğrenen bireylerin konuşmalarında aksan farkı oldukça barizken, küçük yaştaki çocukların kullandıkları İngilizce kelimeler; telaffuz açısından neredeyse orijinal gibi. Zaten bu dönemde verilecek İngilizce derslerinin gramer ağırlıklı olamayacağı da bir gerçektir. Bu yüzden konuşma ağırlıklı derslerin verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bu açıklamalara göre katılımcılardan ikisi, çocukların yetişkinlerden daha düzgün telaffuzda bulunmalarından yola çıkarak, okul öncesi kurumlarda yapılacak İngilizce derslerinin telaffuz kazandırma şeklinde olması gerektiğini belirtmiştir. Bu görüşlerden daha farklı bir görüş beyan eden üç yıllık öğretmen Beyza ise:
   Erken çocuklukta İngilizce öğretimi bizim kurumumuzda mevcuttur. Haftada bir saat Avustralya asıllı bir İngilizce öğretmeni eşliğinde İngilizce dersleri yapılıyor. Çocuklar oldukça meraklı ve istekli. Hatta öğrencilerimizden ziyade velilerimiz çok daha istekli. Çocuklarını kayıt ettirmede İngilizce öğretmeninin Avustralya asıllı olması da büyük etken.
Beyza ile aynı kurumda görev yapan Fatma ise:
   Kurumumuzda İngilizce öğretimi için velilerimizden gelen talepler bizleri yönlendirdi. Velilerimizin beklentileri çok yüksek, çocuklarının neredeyse anadili gibi İngilizce konuşmalarını bekliyorlar. Bu beklentide öğretmenimizin Avustralya asıllı olmasının payının büyük olduğun düşünüyorum. Elbette velilerimizin istediği boyutta İngilizce öğretimi söz konusu değildir. Rakamların, bazı kavramların ve renklerin İngilizce karşılıklarını, birkaç İngilizce şarkıyı bilmeleri yeterlidir. Gramer öğretimi söz konusu değildir. Öğretilen kelime ya da kavramların düzgün telaffuzunu çocukların öğrenmesi İngilizce derslerimizin hedefleri arasında yer almaktadır.
Katılımcıların açıklamalarına göre kurumlarında var olan İngilizce dersinin velilerden gelen talepler doğrultusunda programlandığı görülmektedir. Erken çocuklukta İngilizce öğretimi hakkında çağın gereksinimlerine dikkat çeken Bilge, fikirlerini şöyle açıklamıştır:
  Günümüz koşullarında İngilizce bilmek anadil bilmek kadar önemli hatta İngilizce bilmek dahi yetmiyor. Çağın hızla değişen gelişmelerini takip edebilmek açısından ikinci bir dil bilmek oldukça önemlidir. Ülkemiz Avrupa Birliği uyum sürecinde olduğundan birtakım yeniliklere açık olmak gerekmektedir. Çocuklarımız ne kadar erken yaşta İngilizce öğrenirse o kadar yararlı olacaktır. Çocuklarımızın olası gelişmeleri takip ederken zorlanmamaları adına İngilizce öğretiminin oldukça erken dönemde başlaması gerekir.
Açıklamalar doğrultusunda katılımcının iki dil bilmenin önemini vurgulaması ve bu yüzden İngilizce öğretiminin erken dönemde başlaması gerektiğini belirtmiştir.

11
Tartışma
Okul öncesi çocukları İngilizce diline ilgi duymakta, İngilizceyi sevmekte, ders sırasında mutlu olmaktadır. Çocuklar İngilizce öğrenmeye başladıktan sonra dile karşı ilgi ve merakları artmaktadır (Küçük, 2006). Günümüzde artık yabancı dil eğitimi çok küçük yaşlarda başlatılmaktadır (Edelman, 1991). Erken çocuklukta İngilizce öğretimine yönelik okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin ele alındığı bu bölümde, elde edilen bulgulara dayanarak değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin erken çocuklukta İngilizce öğretimine yönelik görüşme bulgularına göre, 16 katılımcının 4’ü erken çocuklukta İngilizce öğretiminin olmaması gerektiğini düşünürken; 12’si İngilizce öğretiminin erken dönemde başlaması gerektiğini düşünmektedir.
Okul öncesi dönemde İngilizce öğretimine sıcak bakan öğretmenler, aslında dünya yazın alanında kabul gören boyuttan çok daha farklı sebeplerle bu öğretimi istemekteler. Tıpkı günümüzde ilköğretimden liseye kadar müfredatlarda var olan İngilizce dersleri gibi, okul öncesi müfredatında da haftada bir – iki saatlik İngilizce öğretmenlerinin eşliğinde; şarkı, konuşma, oyun ağırlıklı derslerin başarıya ulaşacağı kanaatindeler. Yalnız bu kıstaslarda verilecek olan İngilizce derslerinin asıl olarak öğretimi sekteye uğratabileceğini, ya da bocalamaya yol açabileceğini göz ardı etmekteler. Erken çocuklukta verilecek olan İngilizce öğretimi bu şekilde olursa sorun işte o zaman başlar.
 Tamamen doğal bir ortamda, bir insan bir dil prensibine sıkı sıkıya bağlı okul öncesi kurumları sayesinde bu uygulamanın başarılı olmasından söz edilebilir. Çocuk ikinci dille baş başa kaldığında doğal olarak öğrenmek zorunda kalacaktır. İlk zamanlarda Türkçe ve İngilizce dillerinin karışımından meydana gelen cümleler kurmaları oldukça doğaldır. Erken çocuklukta yeni dil öğretimiyle meydana gelen karışık kodlamalar yetişkinlerden çok da farklı değildir ( Meisel, 1994). Tüm bu karışık kodlamalar, dil öğreniminin göstergesi olarak doğal süreçlerdir (Genesee, 2009).

12
Öneriler
Erken çocuklukta İngilizce öğretimine dair Milli Eğitim Bakanlığına öneriler:
•   Yabancı dil öğretimi yapan kurumların başarısızlık durumlarını göz önünde bulundurarak, okul öncesi müfredatına girmesi muhtemel olan İngilizce derslerinin sadece haftada birkaç saat ile sınırlandırılmadan, dünya yazın alanında kabul gördüğü şekilde bir insan bir dil prensibine bağlı kalınarak açılan kurumlar sayesinde olması gerekmektedir.
•   Yabancı dil öğretimi için özel okullara sağlanan koşulların, devlet okullarında da sağlanması gerekir.
Öğretmen eğitimcilerine dair öneriler:
•   Yapılan araştırma bulguları göstermiştir ki: Birçok okul öncesi öğretmeni İngilizce öğretiminin dünya literatüründe kabul gören boyutunu bilmiyor. Olması gereken İngilizce öğretimini, şu anda müfredatta olan bir iki saatlik derslerle, şarkı ve oyun eşliğinde olması gerektiğini zannediyor. Daha da kötüsü olması gereken öğretimi ‘’hayalcilik’’ olarak nitelendiriyorlar. Öğretmen adaylarının, geleneksellikten kurtulup daha modern yöntemlerle eğitim alması gerekmektedir.
•   İlk çocukluk eğitim alanı içerisinde, bilgili, becerikli, eğitimli ve hassas çok dilli/çok kültürlü ilk çocukluk dönemi eğitimcilerine ihtiyaç vardır. Birden fazla dil konuşabilen ve kültürel olarak bilgili bu eğitimciler erken çocukluk döneminde oldukça değerli birer kaynaktırlar. Erken çocukluk dönemi uzmanları çift dil bilen erken çocukluk dönemi eğitimcileri ile birlikte çalışma konusunda eğitilmelidir (NAEYC, 1994).
•   Öğretmenlerimizin yeni nesilleri en iyi haliyle, donanımlı bir şekilde yetiştirebilmeleri için, öncelikle kendilerinin iyi bir eğitim almaları gerekmektedir. Birçoğu İngilizce öğretimini bırakın, İngilizce dahi bilmiyor. Bu yüzden öncelikle öğretmenlerimizin İngilizce öğrenmesi gerekmektedir.
•   Öğretmen yetiştiren kurumlara İngilizce derslerinin haftada 3 saatlik verilecek dersler eşliğinde değil de, daha fazla mesleki İngilizce ağırlıklı derslerin konulması gerekmektedir.
•   Çünkü okul öncesi dönemde İngilizce öğretimi kuş = bird, mavi = blue öğretmek demek değildir. Yapılan görüşmeler sonucunda maalesef ki tüm okul öncesi öğretmenleri erken dönemde İngilizce öğretimine karşı olmasalar bile bu öğretimden kastettikleri aslında budur. Bu şekilde verilecek İngilizce derslerinin aslında bocalama, kavram kargaşaları…vb bir çok sorunu doğal olarak ortaya çıkaracaktır.
Okul öncesi öğretmenlerine öneriler:
•   Aile katılımını destekleyen programlar hazırlayarak, dil öğretme çabasına aileleri de dahil etmek önemlidir.
•   Bir insan bir dil prensibine bağlı kalınarak İngilizce öğretimi yapılmalıdır. Aksi takdirde kavram kargaşaları ve bocalamalar kaçınılmaz olacaktır. Yabancı kelimeler her ne kadar çocukların ilgisini çekse de tek tük kelime, renk gibi kavramlar okul öncesi öğretmeninin kendi çabasıyla verilmemelidir.
Ebeveynlere öneriler:
•   Çocukların erken yaşta aldıkları İngilizce derslerini evde destekleyici etkinliklerde bulunmaları gerekmektedir. Mümkünse yabancı dil hakimiyeti yüksek düzeyde olan ebeveyn varsa sadece çocukla edinilmesi gereken dilde iletişim kurmalıdır.
•   Çocuğun iki dili karıştırarak kurduğu cümleler görmezden gelinmemeli, çocuğun diğer dilde konuşması sağlanmalıdır. Daha önce de belirtildiği gibi bu durumun tehlike teşkil etmediği bilinmelidir.

13
Kaynaklar

Alptekin, C. (2003). İlköğretim Çağında Yabancı Dil Öğretimi. Avrupa Birliği’ne Giriş Sürecinde Türk Eğitim Sisteminde Yabancı Dil Eğitimi ve Kalite Arayışları
Sempozyumu, İstanbul.
Bikçentayev, V.R. (2004). Çok Erken Yaşlarda Çocuklarda Yabancı Dil Eğitimi. Uluslararası
Eğitim, Yurtdışı Eğitim Portalı, http://www.dilokulu.com/makale_ic.asp?id=21
Büyükkurt, Güzin B. (1993). Anadili Öğretiminde Çağdaş Eğilimler. Türkçe Öğretimi ve Sorunları (11.Baskı). Ankara: TED Yay.
Bzoch KR.  & League R. (1991). Receptive-Expressive Language Emergent Test. Pro-ed, Inc.
Demircan, Ö. (1988).Türkiye’de Yabancı Dil (2.Baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Çelebi, M. D. (2006). Türkiye’de Anadili Eğitimi ve Yabancı Dil Öğretimi. Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, 21, 285-307.
Dönmez, N. Dinçer, Ç. Dereobalı, N. Gümüşçü, & Ş. Pişkin, Ü. (1993). Okul Öncesi Dönemde Dil Gelişimi Etkinlikleri. Ankara.
Edelman R. (2007). Early Foreign Language Learning the Australian Model.
Ersanlı, K. (2005). Davranışlarımız Gelişim ve Öğrenme (4.Baskı). Samsun: Eser Ofset
Matbaacılık Ltd. Şti.
Fusaro M. (2010). Mapping the Literacy Development of Bilingual Children, http://www.gse.harvard.edu/blog/uk/2010/01/mapping-the-literacy-development-of-bilingual-children.html
Genesee, F. H. (2009). Early childhood bilingualisim: Perils and Possibilities. Journal of Applied Research on Learning, Vol. 2, Special Issue, Article 2.
Johnson, JS. Lewis, LB.  & Hogan, JC. (1997). A Production Limitation in Syllable Number: a Longitudinal Study of One Child's Early Vocabulary. J Child Lang, 24 (2), 327-349.
Kara, Ş. (2004). Anadil Edinimi ve Erken Yaşta Yabancı Dil Öğretimi. Uludağ Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi,17 (2), 295-314.
 Koçbeker, B.N. ve Saban, A.(2001). Otistik Bir Çocuğun Yabancı Dil Öğrenimine İlişkin Örnek Olay İncelemesi. Yayınlanmamış doktora tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü
Kotil, Ç. (2002). Yabancı Dil Eğitimi. Çocuk ve Aile Dergisi, 47, 11-13.
Küçük M. (2006). Okul Öncesinde Yabancı Dil Konusunda Eğitimcilerin ve Ailelerin Görüşleri. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi.
Lambert, W.E. (1972). Language, Psychology and Culture. Stanford CA: Stanford University Pres.
Lewis, M. (1982). Clinical Aspects of Child Development. (2.Baskı). USA:  Lea & Febiger.
Meisel, J.M. (1994). Code-switching in Young Bilingual Children: The Acquisition of Grammatical Constraints. Student in Seceond Language Acquisition 16, 413-441.
Nunan, D. (1999) . Second Language Teaching and Learning. Heinle and Heilnle Publishers .
Boston.
National Association for the Education of Young Children (NAEYC) and National Association of Early Childhood Specialistsin State Departments of Education (NAECS/SDE), (1994). Responding to Linguistic and Cultural Diversity Recommendations for Effective Early Childhood Education: A Position Statement of the NAEYC, http://www.naeyc.org/files/naeyc/file/positions/PSDIV98.PDF
Oğuzkan, Ş. & Oral G. (1989). Okul Öncesi Eğitimi (2. Baskı). Ankara: Milli Eğitim
Basımevi.
Paul R. Baker L. & Cantwell DP. (1996). Development of Ccommunication. Child and Adolescent Psychiatry. M Lewis (Ed), USA, William & Wilkins, s. 191-192.
Sevinç, M. (2003). Erken Çocuklukta Gelişim ve Eğitimde Yeni Yaklaşımlar (3. Baskı)
İstanbul: Morpa Kültür Yayınları Ltd.Şti.
Vahapoğlu, E. (2003). Yabancı Dil Öğrenme Yolları (5. Baskı).İstanbul: Alfa yayınları.
Vithman MM. Macken MA. & Miller R. (1985).  From Babling To Speech: A Reassessment of the Continuity Issue. Language. 61, 397-445.

14
   EK – 1
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN ERKEN ÇOCUKLUKTA YABANCI DİL ÖĞRETİMİ HAKKINDAKİ TUTUMLARINA YÖNELİK YARI YAPILANDIRILMIŞ GÖRÜŞME SORULARI

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ GÖRÜŞME FORMU
1.   Adınız nedir?
2.   Eğitim durumunuz nedir?
3.   Mesleğiniz nedir?
4.   Görev yaptığınız eğitim kurumunun adı nedir?
5.   Ne kadar süredir öğretmenlik yapmaktasınız?
6.   Erken yaşta İngilizce eğitimi verilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
7.   Kurumunuzda İngilizce öğretimi var mı? Varsa bu öğretimle hedeflenenlerin neler olduğunu anlatır mısınız?
8.   Çocukların İngilizce eğitimine yaklaşımları hakkında neler gözlediniz?
9.   Okul öncesinde İngilizce eğitimi konusunda velilerinizden herhangi bir talep geldi mi?
10.   Sizce okul öncesi dönemde yabancı dil eğitimi nasıl olmalıdır?





*Bilgilendirme: Bu makale 2009 yılında İstanbul Kültür Üniversitesi’nin Yaşadıkça Eğitim adlı dergisinde kısmen yayınlanmıştır. Tüm hakları Ebru Kurt’a aittir.

Sayfa: [1]