Gönderen Konu: Tıbbi Müdahalede Kötü Uygulama  (Okunma sayısı 2676 defa)

Çevrimdışı av.onurcelen

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 28
  • Karma: +0/-0
    • Profili Görüntüle
Tıbbi Müdahalede Kötü Uygulama
« : Şubat 10, 2009, 04:44:00 ÖS »
Merhaba arkadaşlar sizlerle önemli bir konu olan tıbbi müdahalede kötü uygulamadan doğan maddi tazminat talebini paylaşmak istiyorum. öncelikle tıbbi sorumlulukta maddi zarar yükümlülüğüne uygun bir müdahale gerçekleşseydi hastanın kavuşacağı sağlık durumu ile yapılan hatalı tedavinin gerçek sonuçları arasındaki parayla ölçülebilen farktır. hatalı tedavi yada yanlış ameliyat sonucu kişi başta tedavi masrafları olmak üzere kişi ölmüşse destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze masrafları, şayet kişi hemen ölmemişse hastane masrafları istenebilir. Bunun yanında yanlış tedavi yada yanlış ameliyat sonucu kişinin beden gücünde azalma meydana gelmişse kişi ekonomik geleceğinin sarsılmasından dolayı da tazminat elde edebilir. Saygılarımla Av. Onur ÇELEN

Çevrimdışı av.onurcelen

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 28
  • Karma: +0/-0
    • Profili Görüntüle
Cvp:Tıbbi Müdahalede Kötü Uygulama
« Yanıtla #1 : Nisan 22, 2009, 11:57:34 ÖÖ »
T. C. YARGITAY ONÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2006/10057 Karar No: 2006/13842 Tarihi: 19.10.2006
.Hatalı Tedavi Nedeniyle Tazminat
.Doktor Tarafından Verilen İlacın Başka Zararlara Yol Açması
.Doktorun Hukuki Sorumluluğu
.Hastanın Tedavi Hakkında Bilgilendirilmemesi
.Doktorun Vekalet İlişkisine Göre Sorumluluğu
.Doktorun Özen Borcu


ÖZET:
Taraflar arasındaki tazminat davasında davacı, rahatsızlığı nedeniyle davalı hastanede görevli diğer davalı doktor tarafından muayene edilip, yazılan reçetedeki ilaçları kullandıktan sonra mide kanaması geçirdiğini ve buna bağlı olarak ameliyat olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istemiştir.
 
Vekil konumunda olan doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif dahi olsa sorumluluğunun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastasının zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu, tıbbi açıdan zamanında gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği ön¬lemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedavi yöntemini de gecikmeden be¬lirleyip uygulamak zorundadır. Tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir tercih yaparken de hastanın ve hastalığının özelliklerini gözönünde tutmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı, en emin yol seçilmedir. Hasta, tedavisini üstlenen meslek mensubu doktorundan tedavisinin bütün aşamalarında mesleğin gerektirdiği titiz bir ihtimam ve dikkati göstermesini, beden ve ruh sağlığı ile ilgili tehlikelerden kendisini bilgilendirmesini güven içinde beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılır.
 
Olayda, davalı tarafından davacının bu konuda bilgilendirildiğine ve gerekli önlemlerin alındığına ilişkin davalı doktorun mücerret beyanı dışında dosyada herhangi bir belge yoktur. Ayrıca, tedavi öncesi mide şikayeti olan davacının bu konuda uyarılmasına ve soru sorulmasına rağmen, kendi sağlığını riske atacak şekilde bu durumu bildirmeyerek ve ısrarla bu ilacı 9 gün kullanarak mide kanaması geçirmesine sebebiyet vermesi de hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir.
 
Buna göre, mahkemece davacıya uygulanan tedavide, doktor hata ve kusuru bulunup bulunmadığı, üniversiteden seçilecek üroloji, gastroloji, dahiliye uzmanlarının bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetinden alınacak raporla belirlenip sonucuna uygun karar verilmelidir.