Gönderen Konu: İLETİŞİM ENGELLERİ  (Okunma sayısı 3865 defa)

Çevrimdışı duygu

  • Moderator
  • Yeni Üye
  • *****
  • İleti: 17
  • Karma: +0/-0
    • Profili Görüntüle
İLETİŞİM ENGELLERİ
« : Haziran 10, 2009, 08:51:08 ÖS »
İLETİŞİM ENGELLERİ

Toplum ve kurumları oluşturan bireylerin birbirlerini etkileme çalışmaları,            
bireylerin mutluluğuna ve verimliliğine atılan adımlardır. Etkileme                                  
faaliyetlerini  “bireyler arası ilişkiler” olarak adlandırabiliriz.                                          
Bireyler arası ilişkiler bağlamında iletişimi kısaca açıklamak gerekirse;                        
“İletişim, bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci” dir. Genel anlamda                  
ise; “Nitelikleri ne olursa olsun, iki sistem arasındaki bilgi alış verişini                            
iletişim” olarak kabul edebiliriz.                                                                                        
İletişim, iş ve sosyal ilişkilerde başarıya kaynaklık eder. Fikir ve                      
deneyimlerimizi paylaşmak, ilgilendiğimiz alanları geliştirmek ve insanlara                      
isteklerimizi açıklamak için iletişim beceri ve stratejilerine gereksinim                          
duyarız. Duygu ve içgüdülerimizi açıklamak için dil ve vücut diline dayalı                          
iletişim yöntemleri geliştirmemiz gerekir. Etkin bir iletişim kurulabilirse,                              
bireyler hayatlarını olduğu gibi yaşamak yerine, kendi dünyalarını                              
şekillendirebilirler. İletişimi anlamlandırmak, iletişim süreci -alıcı yada verici olması        
fark etmez- karşımızdakinin gözleriyle bakmakla sağlanabilir.                                        
İçeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek ve uyarıcı ihtiyacı gidermek için insanların düşünce alışverişi, bir temasa, bir başka değişle, iletişim kurmaları gerekir. İletişim aslında hem kişisel hem de toplumsal bir süreçtir. Toplumsal sonuçların altında bireysel davranışlar yatar; sosyal gerçek, bireyin kişisel yaşamından geçerek şekillenir.
Bir insanın ilişkilerinin niteliği, o insanın yaşamının kalitesini belirler. İlişki sorunları gerçektte iletişim yani düşünce alış verişi sorunlarıdır. Ve yaşamın değişik yönlerinde kendini gösterir. İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır. İnsanların çoğu doyumlu bir yaşam gerçekleştirme çabası içindedir.
İyi bir iletişim için kişilerin birbirini anlaması gerekir.
 Bazen iletişim becerimizi etkili bir şekilde kullanamamakta ve tartışma anlaşmazlık gibi problemler yaşanmaktadır. Bu problemlerin nedenleri vardır. Bu durumun yaşanması iletişim engelleri olarak adlandırılabilir. İletişim engelleri kişinin psikolojik durumuna, iletişim kurulmak istenen fiziksel ortama, kültürel engellere bağlı olarak değişebilir. İletişim engellerini maddelere indirgemek gerekirse aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
1.EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK: “Doğru odana git.”, “Gürültüyü kes.”
2. UYARMAK, GÖZDAĞI VERMEK: “Yemek yemezsen dayak yersin.”, “Ayaklarımın altından çekilmezsen çok kızacağım.”
3. AHLAK DERSİ VERMEK: “Birisi konuşurken sözü kesilmez.”, “Her zaman teşekkür etmelisin.”
4. ÖĞÜT VERMEK, ÇÖZÜM VE ÖNERİ GETİRMEK: “Neden gelip arkadaşlarınla oynamıyorsun.”, “Elbiselerini yerine koymalısın.”
5. ÖĞRETMEK: “Bıçak sağ elle tutulur.”, “Kitaplar fırlatılıp atılmak için değil, okumak içindir.”
6. YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK: “Çok dikkatsizsin.”, “Kötü çocuk oldun.”
7. ÖVMEK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAK: “Arkadaşlarına hep iyi davranıyorsun.”, “Haklısın nasıl istersen öyle olsun.”
8. AD TAKMAK, ALAY ETMEK: “Ukalasın.”, “Bu kadar yaramazlık yapmaya utanmıyor musun?”
9. GÜVEN VERMEK, DUYGULARINI PAYLAŞMAK, DESTEKLEMEK: “Benim için üzülme.”, “Gürültüden rahatsız olmuyorum.”
10. SORU SORMAK, SINAMAK: “Ne yaptığının farkında mısın?”, “Bunu sana kim öğretti?”
11. KONUYU SAPTIRMAK, OYALAMAK: “TV’ deki o zırvayı izleyeceğine okusan daha iyi olmaz mı?”, “Kulak zarını patlatmaktan hoşlanıyor musun?”
12. YORUMLAMAK, ANALİZ ETMEK, TANI KOYMAK: “Kardeşini biraz kıskanıyorsun.”,  “Yorgun olduğum zaman hep beni rahatsız etmek istiyorsun.”

Etkin İletişimi Engelleyen Başlıca Faktörleri Şu Şekilde Sıralayabiliriz:

Kişisel, Psikolojik Faktörler: Verici ve alıcının görüş çerçeveleri, kişisel amaçlar duygu ve heyecanları, değer yargıları, saplantıları, alışkanlıkları bireyden gelen mesajlara olumsuz tepkiler verme, kayıtsız bit tutum takınmaya sebep olabilir. Başka bir deyişle alıcının göndericiye olan tutumu , güveni ve inancı göndericiden gelecek mesajları farklı şekillerde değerlendirmesi ile sonuçlanacaktır.
Korkular: Yeni durum ve insanlardan, yanlış şeyler söylemekten, alaya alınmaktan, başkasının gözüne aptal görünmekten, duygularımızı ifade etmekten ya da kontrol edememekten korkmak, iletişim korkuları arasında sayılabilir. Yanlış anlaşılmaktan korktuğumuz için bazen hiçbir şey söylemeyiz. Kontrol etmekten korktuğumuz için duygularımızı bastırırız. Eleştirilmekten korktuğumuz için düşündüğümüzü söyleyemez, bulunduğumuz ortamdaki kişilerin görüşlerini benimsemiş gibi yaparız. Böylece bu korkular başka insanlarla iletişim kurmamızı zorlaştırır.
Ön kabuller: Bir şeyin nasıl olduğu ve nasıl olması gerektiği hakkındaki inançlarımız, değerlerimiz ve tutumlarımızın toplamına ‘ön kabul’ deniyor. Ön kabuller iletişim aksaklıklarında çok önemli bir rol oynar. Çünkü ister istemez, karşımızdaki kişinin de bizimle aynı şekilde düşündüğünü, aynı tutumu alacağını ve aynı değerleri taşıdığını düşünürüz. Özellikle de bir müzakere ya da bir görüşme halindeyken, karşımızdakinin farklı bir kişi olduğunu ve bu nedenle farklı bir yaklaşım taşıyabileceğini dikkate almayabiliriz. Bizim ön kabullerimiz karşı tarafın onayını almadığında sinirleniriz. Bu da iletişim kazalarına yol açar.
Duyarsızlık: Her şeye duyarlılık göstermek mümkün değildir. Günlük hayatın temposu içinde, kimi zaman kendimizi kaptırmamız da gerekebilir. Oysa sürekli kendi yaptıklarımız, kendi durumumuz ya da kendi duygularımızla ilgilendiğimizde insanlarla olan iletişimimiz aksamaya başlar.
Kararsızlık: Konuşurken zaman zaman, \\\"Şey, eee, yani, hımm, ne diyordum\\\" gibi ifadeler kullanırız. Ancak bu ifadeleri çok sık kullanan kişilerle sohbet etmeyi de hiç sevmeyiz. Bu sözcüklere bazen bir şeyi tam olarak bilmediğimizde kendimiz de başvururuz. Bunları kullanmayı alışkanlık haline getirmiş bir kişi, ya karar vermekten ya da söylediklerinin dinlenmeyeceğinden korkuyor demektir. Veya düşünce tembelidir. Bu  nedenle iletişim kurarken mesajımızı hazırlamak çok önemlidir. Hazırlanmış bir mesaj hem yeterli bir içeriğe, hem de uygun bir sürece dayandığı için bizleri sık sık \\\"Eee, şey\\\" vb. demekten kurtarır.
Alınganlık: Alınganlık, ruhun kendi kendini deşen yarasıdır. Alıngan kişi karşısındaki insanların her söylediğinde mutlaka kendisine yönelik bir olumsuzluk arar ve bulduğunu sanır. Kendisiyle öteki insanlar arasında duvar ördüğü için de genellikle kimseyle düzgün bir iletişim kuramaz. Başkaları da alıngan kişilerle konuşmayı tercih etmez.
Ben-merkezcilik: Her konuda kendini öne çıkarma, sürekli kendinden söz etme ve öteki insanlardan daha önemli olduğuna inanma haline “ben-merkezciklik”’ deniliyor. Sürekli kendisinden söz eden bir kişi başka bir insanla iletişim kurabilir mi? Ben-merkezcilik, kişinin öteki insanlara değil kendisine yöneliktir. Karşısında bir insan değil adeta bir ayna vardır. Bu nedenle de ben-merkezci biriyle konuşmakta olan kişi kendini önemsiz, hatta varlığı dikkate alınmıyormuş gibi hisseder. Böylece iletişim gerçekleşmez.
Semantik Faktörler :  Konuşma ve yazı dilindeki fark ve anlaşmazlıklardır. Mesajı formüle etmek için kullanılan sembollerle alakalıdır. Bazı sembollerin birden fazla anlamı olması yanında, belirli bir sembol belirli kişiler için farklı anlamlar ifade edebilir. Göndericinin sembole verdiği anlamla alıcının sembolden anladığı anlam aynı olamayabilir. Yada alıcı sembolleri hiç tanımayabilir.
Statü: Verici ve alıcının akademik ve mesleki gelişme farkları, kaynak sorunu. Statü farkları nedeniyle bireyler arasında oluşan bazı iletişim sorunları ortaya çıkabilir. Bunlar yüksek statüde olan kişilerin kendisinden düşük seviyedeki kişilere bakış açısından kaynaklanabilir. Yada onların anlamadığı, ilgisinin olmadığı konulardan bahsetmesi iletişim engellerini oluşturabilir. Yada statü farklılıkları resmiyetle birlikte iletişimi de engelleyebilir.
Fiziksel Faktörler: Bu faktörler daha çok iletişim kanalı ve bunu etkileyen çevresel koşullarla ilgilidir. Gürültü sözlü haberleşmeyi etkileyen önemli bir engeldir. Aynı şekilde çeşitli konuşma ve yazma araçlarını etkileyen teknik bozukluklar da fiziksel faktörlere örnektir.
 Zaman Baskısı: Bazen iletişim sürecinin aldığı süre de bir bariyer olarak görülebilir. Örneğin, özellikle zaman baskısı varsa mesaj asıl alıcıya ulaştırılmak üzere başka birisine aktarılır. Veya organizasyonlarda , alıcıya belirli kademelerden ve formal yollardan ulaşmak yerine, informal ve kısa yollar seçilebilir. Bu ise normal olarak iletişim süreci içine girecek bazı kimseleri dışarıda bıraktığı için uygulamada karışıklıklara yol açacaktır. Yöneticilerin zamanlarının kıt olması, bazı konuları çok özet olarak söylemelerine yol açmaktadır. Bu da bazen bir iletişim engeli olmaktadır.
 Algılamadaki Seçicilik: Algılamadaki seçicilik (veya seçive perception) olarak adlandırılabilecek bu faktör bazı mesajların veya mesajın bir kımının bilerek veya bilmeyerek algılanmaması ile ilgilidir.  Örneğin kişiler belirli öntiplere (stereotype) ve önyargılara sahip iseler , belirli kaynaklardan (göndericilerden) gelecek olan mesajları ya hiç algılamayacaklar veya göndericinin kastettiğinden farklı bir şekilde algılayacaklardır. Bu durum aynı zamanda  kişilerin duymak istedikleri şeyleri duyacakları ile ilgilidir.